Sana olan sevgimi yatıralım masaya öyle yumuşak bir yatağa gerek yok şimdi ellerini serbest bırakalım ayaklarını çekelim aya karşı öpersin onu yanaklarından belki üstünü de örtersin büyür kocaman olur tekrardan sen hala çocuk zannedersin
o’na piyona çalmaya öğretiriz parmakları bir ağacı avuçlayacak kadar şevkatli şöyle güzel bir frank da alırız üstüne tam oturacak gibi elleriyle çeker kumaşını bileklerini aralar sana benzeyen şeyler çalıyor sana benziyor geriye kalanlar
düşler sokağında takılır ayakları belki yeni bir bedene düşer incitmeden gözleri elmas oluyor beyaz kirpikleri yeni açılmış bir dükkanın tentesi pantolonu desen hala eskimemiş bizim mahallenin köhne dilencisi saçları orta asya’dan doğmuş da gelmiş geriye yatıyor ilerledikçe koş sevdam koş yavaşlıyorsun sevdikçe
bir gün sende büyüyeceksin şöyle güzel bir takım elbisen olur beyaz yaka da yakışır sana elinde çantan yürürsün her yerin kırışır gözlerin ilk günkü gibi kalır bozulmaz ama sana benzeyen şeyleri görürsün seninle eskiyen şeylere gülersin bakarak sonra kafanı kaldırır emin adımlarla devam edersin koş sevdam koş sende bir gün bitersin.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Koş sevdam koş şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Koş sevdam koş şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
İflah olmaz bir şiir..Mayakovski'yi terk eden umut belkide en çok sevdiğimiz şeydi.. İflah olmaz bir şiir..Gecenin fotoğraf yalnızlığına suyun yanmasını düşürüyor.. İyi insan sözün üstüne gelir derler ya şiirler,şiirler de düşündüklerimizin üstüne gelir mi?..Nikotini yüksek bir şiir..Sabaha kadar peş peşe otuz beş şarkı çalsın/Cumartesi'dir..Koş sevdam koş.. Nabzımızda kim bilir hangi şarkının ritmi..
Hala diyorum ne var şiirlerinizde.. ne insan okumaktan ayıramıyor kendini ne de okurken şöyle "işte hah" diyemiyor. Ve tabi haklı-haksız, ayarlı-ayarsız yapılan tüm eleştirileri gayet hoşgörüyle karşıladığınız için bunca rahatlığımiz. O nedenle hakkınızı yemeyelim ve önce size bundan ötürü teşekkür edelim.
Şimdiii.. bu şiiri okurken düşündüm, ne var diye. Öyle güzel başlıyor ki şiir. Duygusu yüksek.. ama sonra ilerledikçe o duygudan eser yok. Sanki uzatmaya zorlamış gibi. Oysa şiirlerin de bir ruhu var sanki ve onları zorlamaya gelmiyor. Gitmek istediklerinde onlara müsaade etmeli değil mi.. mesela 3. Kısım bana çok şiirden kopuk ve zorlama geldi. Ve ara ara bütünlük bozuluyor. Yine diyorum, öyküyü mutlaka denemelisiniz. Şiirlerinizde hep gözlem hakim çünkü. Öyle ki çoğu zaman duygunun da önüne geçebiliyor. Ve sanırım şiir duygusuzlugu affetmiyor.
Öncelikle detaylı yorumun için çok teşekkür ederim.Evet duygu eksikliğinin farkındayım bunu bilerek yapıyorum çoğu zaman aslında yazarken bazen fazla duygusallaştığım bile oluyor ama bunu şiire yansıtmıyor aksine o duygu yoğunluğu beni duygudan uzaklaştırıyor ama bu demek değil ki böyle devam eder eleştirilerin doğrultusunda bu gemiyi bir yola sokacağız elbet..
Bir sevdanın ilk günkü heyecanı ona bakılan o sevimli tavır onun üstüne büyüyüp olgunlaşması öyle güzel ele alınmış ki sen şiiri biliyorsun iyi şiir yazıyorsun.
Sevgi doğurup sevgi öldürüyorsun belkide öleceğini bilsen de bir gün sende seviyorsun.
en çok sevdiğimiz şeydi..
İflah olmaz bir şiir..Gecenin fotoğraf yalnızlığına suyun yanmasını düşürüyor..
İyi insan sözün üstüne gelir derler ya şiirler,şiirler de düşündüklerimizin
üstüne gelir mi?..Nikotini yüksek bir şiir..Sabaha kadar peş peşe
otuz beş şarkı çalsın/Cumartesi'dir..Koş sevdam koş..
Nabzımızda kim bilir hangi şarkının ritmi..