Zamanın Çarkı
Uykusuz gecelerin ruhunda bulurum kendimi
Bedenim varla yok arası Bulutları yağmalanmış bir sema gözlerim Sol yanım hicran yarası. Zaman bir an değil ki, sararmış bir fotoğraf aslında Hep aynı tat, aynı hayat Ezbere söylenen bir hüzzam faslında Belki de yalan bir sefahat. Gecelerin kokusu hüzün, düşleri öksüz Yalnızlığı kor, yakar derinden Acıları hem arsız, hem yüzsüz Bade sunar zulüm elinden. Sağır ve suskun eflatun gece Hükmünü sürer delice Rengi şahrem,şahrem Yok olan bir mavinin son kırıntıları Koynunda sakladığı geç kalmış mutluluğun artıkları Haince güler gece Dilinde ise yalan aşk fısıltıları. Derken zaman usulca çevirir çarkını Kimsesiz bir kış sokağında dalgın ve dargın gece Yüreğime sığdıramadığım umutlar gibi solar Gecenin gözlerinde iki damla gözyaşı Sırları enkaz bir kızıl şafakta silinir gider. Kilitli kapılar açılır, bir gülüş yetişir o an Bir merhaba elini uzatır ansızın Hayat kokar işte o an Delice akan bir ırmağın sularına kapılan gece Yerini ümide bırakır Zaman çarkında işler yine Gönlümde ki şiirce. Yüksel Beyocaktan |
İstanbul'u bilmez gönle cefa var
Can ile cananı sev ki sefa var
Güzelsin İSTANBUL sevgili kadar.