Kırkbir Bin Asır Hatırlı Şiir
...
sen şimdi yüreğinden topladığım muzur şımarıklığımla sev beni kâh kırkbir bin çilek t’adında kâh kırkbir bin çiçek adında nefti gözlerimin isyanından öyle bir öp ki; farzet onlar senin b’akışın öyle koru öyle gözet ki kırkbir bin menekşe sulayışında susayışında meselâ kırkbir bin kez pusula ol başkaldıran ayaklarıma parmak uçlarımın cengâver sızılarından ov nazarla bakan bütün hastalıklı suretleri kov öyle sev öyle sahiplen ki unutup derbeder yetimliğimi hasret hasret sarılayım babama sarılır gibi s a n a -sonra korkmadan dokunalım aşk’a a ş k ’ la!- ey aşk say ki; bütün sadakâtimizi birbirimize bağışladığımız gün yeniden doğduk kırkbir bin adım yürüdüğümüz o gölün kenarında mavi-yeşil-gri bir tebessümle gülümserken hayata kırkbir bininci zümrüt yapraklı ağacın gölgesi düşerken suretimize sımsıkı kenetlenmişken ellerimiz ruhumuz mutlulukla kırklandı kırkbir bin kez kırkbir bin kez nazar duaları d’okundu aşkımıza ördekler, martılar, takla atan balıklar dahi hiç usanmadan hiç yorulmadan kırkbir bin kez tempo tutmuşken kalp ritmimize şâha kalktı çiftlikteki kırkbir bin evcimen at içimin içinde o bahar fistanlı kız koşmaya başladı yeniden durdurana aşk’olsun ve o hiç bilmediğimiz aslında çok tanıdık coğrafyamızda kırkbir bin derece ateşle kırkbir bin kez öldük ölümsüzlüğümüze... nagi han |
Selam ve de saygilar.
.