Can Çekişen Hırıltılarıma Yalnızlığımın Su Verme ProvalarıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın kendimi kaybettiğim günlerin yarım kalan dilsiz hikâyesinden kuşbakışı sohbetim
Kurulmuşum asma yapraklarının mor üzüm salkımlarıyla salındığı çardak altına Dal üstüne tüneyen kuşların sessizliği hâkim sanki bugün hiç acıkmamış hiç susamamışlarcasına Birde püfür püfür esen rüzgârımızı da çalmışlar havadan; alçaklar n’olcak Neyimizi yoketmediler ki hormonlarla büyüdüğümüzü sandığımız gittikçe küçülen dünyamızdan Babamın ustalığının konuştuğu şirin masamın üzerinde iki çay, solmaya yüz tutmuş masum bir gül Bağdaş kurmuş yalnızlığım pespembe düşlerle boyadığım tahta tabureme Bakışlarını dikmiş üzerime iki sövüp beş dövüp hastanelik edecekmişcesine Hani haksızsın da diyemiyorum yüzüne bakmaya da cesaretim yok Sesimde bilmediğim bir kan kokusu, Allahım konuş(ma)sam öleceğim Anlamış olacak ki başlıyor en güzel tercüme lisânıyla dillenmeye Çayın güzel olmuş ellerine sağlık da sensiz hiç çekilmiyor inan ki Off Nagihan sen beni kâhrımdan geberteceksin bugün yine Hatırlasana diyor Bahçenin önünde yolunu kaybeden karınca kâbilesine rehberlik ettiğin günleri Tek birine zarar gelmesin diye tek bir süpürge darbesi bile vurmamıştın avluya Sonra havuzunda bir bacağı kırık anaç kurbağının yavrusu için yaptığı fedâkarlıkları Acı yüzünden okunurken bile bir kez olsun yavrusunu sırtından indirmediğini Yaramazın kuyruğu koptuğunda geceli gündüzlü onu bekleyip bir saniye olsun kucağından düşürmediğini İyileştiğindeki mutluluğunu, gözlerindeki ışıltıyı ben görmüştüm ben Çocuk kalbinin sevinçten dört nala koştuğuna da ben şahit olmuştum ben Allah biliyor ya sadece sabun kaçtığında yansın istiyorum o maviden yeşile çalan güzel gözlerin Delirtme beni aç sevdiğin bütün oratoryoları dinle, caz maz karıştır araya Kokusuna bayıldığın kırmızı mumları yak, en sevdiğin masa örtüsünü de yaymışsın zaten Bak gül kurusu kanaryaların nasıl da bükmüş boynunu Sarı orkidenin beti benzi kaçmış dokunmasan ölecek, dokunsan bin âhh Bu gidişle bütün çiçeklerinin yüzü toprağa bakacak haberin olsun Hadi daha çok küstürmeden onları ayağa kalk sevgini dağıt Hepsi birer birer uğur böceği doldursun ellerine, avuçiçlerinin sızısı gülümsesin yine Bak balıkların bile koşuşturmaya başladı seni görünce farkettin mi kraliçe balığın su valsini Yeniden hoşgeldin diyor kıçında bal taşıyan arılar bile vızır vızır nâra atarak Ya şu rengârenk kelebeği görüyor musun nasıl da deli divâne oldu çevrende Bak kuşlar da ötmeye başladı en görkemli melodileriyle Aralarına ordan oraya zıplayan çekirge sesleri de karıştı Komşunun köpeğı nasıl da havlıyor sevinçten Organik müzik ziyafetimize buyur dercesine koro oluşturdu seni seven tüm canlılar Hem birazdan çocukların da gelir en kıymetli hazinelerin Sarılırsın onlara en sımsıkısından kokularını içine çeke çeke Sonra anneni ararsın sesine, herşeyine kurban olduğun minnak bebişini Babanın mezarını ziyarete gider yarın mutlaka günlerden Cuma ya Hem Cumayı çok seversin sen bilirim en çok da sadâkatini Selâm gönderirsin o adam gibi adama yüreğine çığlık kaçan kırlangıçlarla Sonra izninizle deyip şiirsever, insansever, doğasever ve hayvanseverlere Bir Yasin, bir Tebâreke, bir Amme, üç Fâtiha hediye edersin Son trene binen bütün babaların ruhuna... (amin) nagi han |