müsekkin
koynuna sığındığın ateşten gecelerde
susmuşsa içinde incir kuşları çalınmış güz uykuların her neyse iklimini şaşırmış bir mevsimde her enlem her boylamda talan edilir coğrafyan dilinde bir yarım bozlak kor alevden kelimeler sırtında kambur bir yalnızlık büyütür meçhule düşer seferin panoraması yıkık bir şehrin kara sularında batar bir gemi çizilir son eskiz, kapanır perde kuşatılmış bir şehrin burçlarında beş vakit çalınır yüzüne avuçlarında engerek sesi küle dönmüş kor yıllar her neyse sağlığın daha nasıl geçti mi migren ağrısı göğsünde nükseden taşikardi nöbeti şaştı mı kutup yıldızın başlar son dem yolculuğun her nereyse geceler diyorum bazı bazı susturuyor avazımızı sırf bu yüzden küçük harflerle ağlamak sevap olmalı duvarların öfkesi çalındığında yumruğumuza şimdi “şark” desem şarkı’mız bir harf eksik g/arp desem es geçiyor notalar “şak” diye bir ünlem vuruyor alnımıza yarım kalıyor neşemiz Kâbil’den geçiyor her yol güze eriyor nevbahar la/kin kesmiyor hiç bir acıyı, hiçbir müsekkin şiire ses olan Ahmet ÇOLAKOĞLU’na teşekkürlerimle... |
g/arp desem es geçiyor notalar
“şak” diye bir ünlem vuruyor alnımıza
yarım kalıyor neşemiz
Kâbil’den geçiyor her yol
güze eriyor nevbahar
la/kin
kesmiyor hiç bir acıyı, hiçbir müsekkin
_______ İçindeyim hüznün içindeyim Aşkın , Böylesi dokundu şiir .. Kutluyorum güne yakışır ödülü bile az gelir bu dizelere
Saygımla