VaVeyLâŞiirin hikayesini görmek için tıklayın "ondört şubat çığlığım"
....
ahhh baba kırgın mısın bana yoksa uzun zamandır düşlerimin kırık penceresinden uzanıp saçlarımı okşadığın yok oysa ne çok severdin bahar kokusunu ne çok ahhh baba o kahrolası yoğun bakım ünitesinde öyle bir bırakıp gittin ki beni yerle bir oldu yeryüzüm, gökyüzüm isyan çıkardı içimin mutluluk kuşları şimdi evsiz, barksız, kimsesiz kimliğimle çırpınan en ağır cüzzamlı hastayım artık düşün baba nefti gözlerimin sabrı bile çürüdü çürüdü diyorum sana baba ç ü r ü d ü ahhh baba çatıya delice yuva yapan o güvercinler de yok yok baba buraların sensiz tadı, tuzu gittin gideli pembe güller de küstü birlikte çay içip kahkaha attığımız çardak da gölde oynaşan sarı-kırmızı balıklar evlerine erzak taşıyan karıncalar da ahhh baba gözlerimin güneşi sen miştin meğerse ömrüm geceye dönünce anladım ayaklarımın yörüngesi sen miştin meğerse arşınladığım yollar kâhıra boyanınca anladım ahhh baba her şafakta âyet âyet coşan sesini şefkât saçan kır gözlerinin ninnisini nasırlı avuçiçlerinin rahmetini kokunu diyorum baba k o k u n u içime çeke çeke uyumayı özledim ahhh baba inanmazsın belki bana kapı ziline basıp basıp kaçan o şımarık çocuk da kayıp ondört şubattan beri habire ilân verip duruyorum ama nâfile elinde bir mezar dolusu toprakla öldü diyorlar baba -ben hâlâ inan(a)mıyorum- Nagi Han "dilsiz acımın hıçkırdığı saatler’den" |
Her bir satırına saygılarımı bırakıyorum
İnşallah Rabbim dünyamızı olduğu gibi ahiretimizi de beraber yapar anne ve babalarımızla
Yürek sesiniz hiç susmaz inşallah
Çok beğendim
Selam ve dua ile
Allaha emanet ol