MOR RENKLİ ŞİİR
Bazen yazdıkların silinir, anlam veremezsin.
Beynin inkar eder dejavuyu Bir yüklemin merhametine sığınır koca bir şiir Yağmur bulutun şah damarını keserek kaçar, Yeryüzü suçla yıkanır, İllegal beslenir toprak, Ölü sansan kendini, belki bir İsa çıkar diye. Dişleri sararmıştır gökyüzünün Umutsuzca güler, Elleri tütün kokar çaresizliğin Elleri sevdiceğim. Siktiri boktan bir umudun vesikasını dikersin masanın başucuna, En resmi halidir yalnızlığın Boş bir Hamlet oynar kafanda, baksa dramdır, konuşsa ölüm ne Yılmaz’dan uvercinka ne Arif’ten pranga Bin yıllık bir hasrete çag atlatır gözlerin buda garip bir varaka Dedimya güneşin ülkesi varmı bilmem Ellerimi bir yıldız evlat edindi kendine Divane bir kuş gibiyim Şükrü’nün şiirinde. Uçsam bir türkünün dalına Kanatlarım mısralarında ezilir. döksem içimi; Bardaktan boşalırcasına Hangi erkek harf anlatır beni Ağzına kadar dolu bir öpüşten sonra içtim ayrılığı Düşün ki bugün halep sin Tam göğsünden vuruluyorsun Bir taşın enkazında çocuğun Ölüyor Lal-sin ama bağırıyorsun Ölürsem şayet, manzarası cam kenarı bir divanda Afrikalı bir anne yıkasın saçlarımı. Düşün ki; Gayb’et çağındayız Ben buldum, ben atlatım Popüler kültürde oje şart Kısa etek Biraz lüks ölüm Gayri ihtiyari ağlamak yasak Ve çilingır yardımıyla açılıyor bütün yasaklar Coğrafyanı sikeyim kadın Tarihimizi seviyorum ben Hadi vücut bul boynu devrilesice devrik bir cümlenin altında. Bak göğüs kafesinden içeri sensizlik siziyor ve Diyarbakır şekeri gibi eriyor ağzımda yokluğun Bütün avluyu gezen bir türkü dolanıyor dilime "Hayrim yok kimseye" ama o çocuk öldü ama dünya binkaç bilmem milyon yıl yaşında ama hala ben seni seviyorum üstelik aç karna, günde üç öğün, tütünsüz pynst |