intikam / in the comeŞiirin hikayesini görmek için tıklayın youtu.be/GUVT1NZtZPo
yine tüm şehri kapladı geceye belenmiş o muştu Yorgunluk besbelli, yenilgi bir (k)adın(ı)(n) çıkmazında tüketmek mumları aramak umudu sevindirmek; yalnızlık denen puştu arayacak diyor içten içe haber bültenleri üçe varmadan sönecek o ritmi bozuk telaş baharı beş geçecek an nasıl sevdim seni cümlesinin iç anlamı gibi şimdi dilimde çiğnediğim şarkı -perhaps- ya da değişik cümle versiyonları gibi -seni Nasıl sevdim- ardından döktüğüm kızıl gülleri hatırlıyorum yalandan yalla beslediğim ritüelleri bildiğin yere git! biliyorum gelmeyerek söylediğin şarkının adını "intikam" kime ne istediğim gibi çeviririm şarkıyı "in the come" zaman sönmemiş kireç gibi yakıcı zar tutuyor karanlık geceye yine kılıcı emziriyor kın hınca hınç çırpınıyor umut havuzunda boğulan hıçkırık cahar’ı beş geçiyor saat. beyhude bir şenlik değildin sarı sıcak bir şarkı ya da bunu kendine, benim lisanımla tercüme etmeni çok istedim aslında hep öyleydin yaprak dökmeyen iğneli ağaçlar gibi ne okşamaya geldi saçların ne avuçlarımı doyurdu yüzün birbirimize yabancı şarkıların yerli yersiz çevirileri gibi davrandık çekici ama anlamsız sözler melodiyi duydukça özler! dedim ya hep öyleydin ve öyle kalacaksın sen hep bildiği yere gitsin ile bildiğim yere gitsin arasındaki birinci eylem planıydın!.. ToprağınSesi . |