Okuduğunuz şiir 29.1.2016 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Funda Sağlam
Sahara'ya Şiirler / Suya Davet
sadece aynalar bilir Sahara düz bir çizgide yürüyormuş gibi yaşamanın derin ağrısını tozdan arındırır sanarsın önceleri yorgun yılların yollarını sulamak avucundaki kalem yazar zannedersin sırtındaki yükün suratına vuran izleri kırılsın kalemi kim demişse zaman en iyi terzi tanrı bilir kaç geceyi sallar uyutur ayağında sabahlar kaç izmarite yataklık eder dudaklar ne kadar sürerse işte Sahara umut denen kabukları yumuşatmaya yarayan o pansuman etkisi ne kader sürerse dudaklarına işte o hepsi
doymaz dilencidir gece bilinci açık zincirler vurur diline son oku da fırlatsın diye beklersin dikilip karşısına son bir kez daha okusun dilekçeyi sonra susarsın kaybeder yolunu boğazında kelimeler birbirine değer kar taneleri ... iflâs etmiş göğsüne basarsın ellerini
zamanı yaralarına ilaç diye süren beli kamburlaşmış bir gölgenin yarınları ne zaman iyileşir diye soruyorum Sahara
birini unutmayı hâlâ bize ihânet sayıyorsa ve o imkânsız boşluğa her kulaç attığında kendi suyunu daha da bulandırdığının farkındaysa ...
seni nehirlerin doğduğu dağlara dâvet ediyorum Sahara gözlerime bak diyorum gözlerime!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sahara'ya Şiirler / Suya Davet şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sahara'ya Şiirler / Suya Davet şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
doymaz dilencidir gece bilinci açık zincirler vurur diline son oku da fırlatsın diye beklersin dikilip karşısına son bir kez daha okusun dilekçeyi sonra susarsın kaybeder yolunu boğazında kelimeler birbirine değer kar taneleri ... iflâs etmiş göğsüne basarsın ellerini
geceleri dil lal olur, zincirlenir dilekçe gibi yazılır böyle satırlar dileriz ama kabul görür mü bilmeyiz
Değerli kaleminizi , ödülünüzü kutlarım değerli Şair Serhat Bey Nefeste adaşıma ait olunca
Duygulanımın vurgusunu her bir dizede güçlenerek duyurmuş ritimli imgelemlerle ne güzeldin ey şiir .
Liriğin görsele çarptığı ( resmedilip, , nefeslendirip bedenleştirilen imgeleri vasıtasıyla ) yerde bir müzik vardı ki sessiz zemin altından hüznün, acının can damarlarını bıçaklamak istercesine ama bıçağı daha çok kendine sapladığını bile bile sözün notalarına düşmüş. Seslendirmede emeği geçen Funda Hanımı' da tebrik ediyorum.
Yaşatır gibi nefeslemiş eseri. Var olun ilelebet dilerim.
Teşekkürler emekleriniz için . Selam ve saygılarımla.
Kalem yazmaz yürek yazar ve yazdırır,ayrılıklar yakar geçerir zamanı..umutlar ve yine umutlar...aşk ,acı ayrılık bütün bu şiirlerin yazılışını sağlarken...içimizi de kar taneleri gibi üşütür...ve lakin ses olur şiir olur dizeler olur akar nehir olur yüreklere...Güne yakışmış efendim..selamlar kutladım elbet saygılar..
Ne kadar sürerse sürsün Gözüne Rimeli Dünya! Elbet terk edilecektir son randevusuna giderken.
Günahları yıkamalı Çünkü ölenler ölümü bilmez Zaman-Yalan ve intihardır karanlık kalem tutan ellere Avuç içimizde ne kadar çizgi varsa sürelim yollara ve birbirimize kavuştursun bizleri
Olmadı bir Serhat boyunda tutuştururuz göğsümüzdeki saman alevini Ellerini ver demiş Şair ,Ellerini Başka türlü teslim etmem masmavi bileklerimi.
Nehirlere,dağlara,serhatlara,sancaklara Mavinin , bir günahı mintanından öptüğü yerlere gelmeli bunun gibi şiirler.
dişleri gıcırdatan bir soğukluk vardı masada gözlerin kaçak güreşiyordu ve o an tek bir delilik vardı aklımda şerbetli bir tatlı gibi tekbirsiz yapışmak dudaklarına yüzünde söndürmek geceyi ve gömmek gamzelerini ellerime çalakalem bir sabahın şafağına Sahara...
güzelim denize bile zamanı sahte düşlerle doldurulmuş yalancı umut tacirleri gibi bakıyordun sanki hesabı peşin ödemiş gibi kararlıydı saçlarına ihbarsız sığınan ellerin sadece susabilirdim sadece seni boş yere yorardı yalvarmalarım dedim ya sadece izleyebilirdim sanki birazdan havalanacak kuş sürüsüydün göğünün önünü kapatmaya yetmezdi ellerim
biliyordum şöyle belinden tutup bileklerinin "iltihaplı bir gökyüzü bırakacaksın ardında" diye bağırıp içimden geçenleri fırlatsam ya yine çürümüş inat barikatlarına sığınacak ya da hıçkırıklara tutulacaktı iç kırıkların buna hiç dayanamazdım istemsizce sökülürdü hevesim ki " çerçeve değil resimdi benim istediğim!
kıymetli adaşım... bu da dökümlemene dökümleme
hürmet ve teşekkürlerimle ( ve diyorum ki şiirden bile iyi mi oldu ne :)
Ah!sahara; Dökülsem bir kerecik sana, tepeden tırnağa doluyum inan ki Ne yanıma dokunsan orası sızlar,avuntumu sorsan kaybolmuşluğum kadar yıkılırım üzerine Bir ah!düşer dilime de sızlar solum, kıyısız kentleri mesken bilir yorgun ayaklarım ağrım derdim ve bir ben bilirim beni.. :(
sonra bir suskunluk dolar dudak kıvrımlarıma, içimde ki kıyametten kime ne ki
ve dediği gibi şair abimin:
doymaz dilencidir gece bilinci açık zincirler vurur diline son oku da fırlatsın diye beklersin dikilip karşısına son bir kez daha okusun dilekçeyi sonra susarsın kaybeder yolunu boğazında kelimeler birbirine değer kar taneleri ... iflâs etmiş göğsüne basarsın ellerini
aynen öyle işte..
nefisti.. kalem naif yürek büyük olunca yetimin nefesi helaldir yine tebrıkler serhat usta