ESİR
Ne var ki esiri olduğum mavinin
bitmek bilmeyen müebbet siyahı gibiyim Derinlere saklanmış acılararla yaşarken Kaybolan umutlarımı ihbar edemiyorum Kanayan kalbimi saramıyorum Ateşten yapılmış ilaçlarla tedavi ediyorum. Huzur nedir unuttum asırlar önce Bir güneş düşse kaderimin üstüne, Bende doğacağım yeniden Milat öncesinden kalma sancılarımı unutacağım Bende güleceğim çocukların ki kadar saf Ve katıksız kahkahalara boğacağım kulaklarımı... Baktığım aynalardan ölümü gösterirken bana hayat, Önce yaşamayı unutuyorum Ve çektiğim acılarla katlanırken zar zor nefeslerime, Ağlamak nedir o zaman anlıyorum. Sonra düşen gözyaşlarımın üstünü Soğuktan morarmış kollarımla örtüyorum. Kaderin gönüllü mâğluplarından oldum Yenilgiyi oldum olası kabul etmişim gibi Zafer hayalleri nedir, bilmiyorum Bir seher vakti başlayan bu savaş Hiç adil değildi en başından Bu öyle bir düşman ki, Bir çift göz ile düştüm ağına Ve öyle söz geçiremez oldum Göğsümün sol yanıma... |