Sen Diyorum Sen
Saçların diyorum, saçların
Gün batımlarını barındırıyordu sanki Söyle, kaç tanesini içine sakladın Kaç güneşi geceden çaldın? Bu manolya kokusunu Hangi kırlardan aldın... Tenin diyorum, tenin Sularını mı aşırdın cennetin, Ateşini mi kaptın cehennemin? Hem yandım, hem ferahladım Ben bugün dokunmaya doyamadım Tenimin tenine değmesine... Yanakların diyorum, yanakların 2 kırmızı elma gibiydi Kendimi, yemekten alıkoyamadığım Adem ile Havva’yı, şeytanın kandırdığı Elmalar onlar mıydı yoksa Evet dersen inanırım Çünkü ben o elmaların tadına vardım. Dudakların diyorum, dudakların Sanki ulaşmadığım bir liman Gemilerim, ufukta bekler Gelseler, benim yanacak olan Ama gelmedikçe de Ufkun ötesinden aşağı düşerler Kirpiklerin diyorum, kirpiklerin Bu güzellikleri kimden gizledin Öylesine sivriydilerki, en keskin ok gibi Kesin birine değip canı acımasın diye Kimselere o güzellikleri söylemedin Gözlerin diyorum, gözlerin Bir meydan muharebesi gibiydi Baktıkça içinden çıkamadığım... Onca katliamın yada zulmün üzerine Taze baharlar açmıştı sanki Denizler fersah fersah coşmuş, Gökler 7 kuşak açmış gibiydi.. |