bu şiirim sana gelsinönce kozasından çıktı kelebek, ürkek, çıplak ve kekik kokuyordu. dağların eteklerinden, kardelen bakışlı gözleriyle, güneşe gülümsüyordu. güneşe aşk olmuş bir kardelendi bu. bu şiirim sana gelsin. papatyanın her dalına konup, sarısından kokluyordu. özünü içine çeker gibi. ve bir günlük ömrü olduğunu bilmeden, militanca özgürlüğün tadını çıkartıyordu. sonra saçlarını okşayıp, seni hunharca sevmek isterdim. birde delicesine gözlerinin içine bakmak, bir ülkeye sığınır gibi, göğsüne sığınmak isterdim. özgürlüğümü sende bulmak, ve aradığın mutluluğun olmak istedim. göğsümde koparmaya kıyamadığım bir çiçek gibi, nefesine karışmak isterdim. bu şiirim sana gelsin. ama senden başka bir yerleşkesi yok yüreğimin. bu coğrafyanın yağmalanmış hali bile, yeniden toprağa düşen tohumun, ve yeniden doğan güneşin, yüreğimde illegal bir sevdanın, senden başka sığınağı yok sevgilim. biliyor musun? en çok seni bekledim, bir sabah karanlığında. ve içimden dedim ki, iyi ki özleyecek kadar seviyorum seni, ya sevgimden uzak ölseydin. bu şiirim sana gelsin. çünkü; bir kadının kalbi olmayı başarmak, kadına verilecek en güzel hediyedir. buda sevgimin sadakası olsun. ibrahim dalkılıç |