Uykusuzluk
Unuttum, kaçıncı koyun saydığım,
Saysam da yokki uykuya daldığım. Üstümde, ağır bir yük bu yorgunluk, Yüzüm gözüm baksana uykusuzluk. Yatak üstünde dönüp duruyorum, Sanki damarıma bağlanmış serum. Birazdan nerdeyse sabah olucak, Uykum kaçmış, kovala köşe bucak.. Gecenin zifiri karanlığında, Hani o sessiz, en koyu anında, Ölüm provasındaymış gibi herkes... Saatin tokmağı duyduğum tek ses. Fakat ben hala uyuyamıyorum! Yorganın altında düşünüyorum. Çiçek nasıl solarsa susuzluktan, Bozulur düzenim uykusuzluktan. Daha ne kadar sürer bu vampirlik, Bilmem ama kalmadı bende dirlik. Halüsinasyonlar görürüm çok sık, Birşey söylüyorlar, sesleri kısık. Karabasan nefes daralttığında, Gölgeler geçer sağımda, solumda. Hayalmi, gerçekmi anlaması zor, Korkudan, gözler altı şişik ve mor. Uykumdaki o rüyalar mı bunlar? Yoksa uykusuzluktanmı kabuslar!? Beynimi kemirirken birçok konu! Haydi başın yastığa koyda uyu. Gözler kapalı ama zihnim açık, Garip şeyler aklımda uçuk kaçık. Sonu olmayan mı demek sonsuzluk? Uyutulmaktan yeğmi uykusuzluk? Neymiş görülmek, bilinmek, varolmak?... Bu dünyadan sonra kim bilir n’olcak? Geleceğimizden varmı bir ışık? İşte kafam böyle karmakarışık!... Kim sorar bu soruları içimden? Vesveseler musallat taa derinden. Başka kim var böyle uykusuz kalan? Tek benmiyim geceyi esir alan? Sorular, ah bu cevapsız sorular! Beynimin içinde ne çok dolular... Bu sorular hep uykusuz kalmama, Sebeptir hayatı sorgulamama. Nedeni niçini yok, artık uyu, Uyku, dibinde suyu olan kuyu. Içsene berrak sudan kana kana! Uyutsun göğsünde seni uyku ana. |