YorgunBunca eza ve cefa etrafımda gördüğüm, Karanlık aydınlığa, bak çalıyor galebe... Bu zulümlere, bir dur diyen yok bitap düştüm, Bir şiir yazacak takatim kaldı sadece. Yaşlı sokaklar gibi, nasıl yorgunum nasıl, Uyuyunca geçmiyor, yalnızca çoğalıyor. Gidip çaresiz insanı görmem lazım asıl, O zaman işte o zaman derdim azalıyor. Asırlardır belki ne uyudum ne dinlendim, Göç eden kuşlar gibi, öyle yorgunum öyle. Halsizlikten kolumu kaldıramaz hale geldim, Bakma dışarıdan dinç gözüktüğüme böyle. Gece-gündüz yürüdüm, çok yokuşlar çıktım çok, Bu yalan dünya ne çok şey öğretir insana. Bak artık bitti hırsım, boş şeylere karnım tok, Ne hayat, ne zenginlik, hepsi dert artık bana. Artık anladım, hayır yok bu gökten kimseye, Zaten bende tükenmiş, yorulmuşum dünyadan, Günlerce düşündüm, varmı derde çare diye, Unut diyor akıl ama anlamıyor vicdan. Harap olmuş şehirler, binası, yolu yorgun, Çalınmış emeklerin, ekmeği, suyu yorgun, Sömürülmüş insanın, onuru kalbi yorgun, Bir benmiyim alemde, ne görsem bitap yorgun. Dinlenmek imkansız, dünyaya gelmeden huzur, Bedende değil bitkinlik, kafam yorgun kafam, Kim bu hale sebep, bilirmisin kimde kusur, Adına insan dediğimiz, kadın ve adam. Dünya ishal olmuş, kusuyor türlü cerahat, Her türlü hastalık musallat olmuş bizlere, Gel gör ki, insanoğlu gayet keyifli, rahat, Böyle giderse sonumuz vurmaktır dizlere. |