DOKUZ KURŞUN
Bir yola kürek açmışım ki
Yol biter bitse de bitmek bilmez elinde bir saat tam da kösteki Zaman çabuk akar ilmek ilmek Ne mümkün ki tozu tozda silmek Suyu bu Ağrı etekleri suyla yumaz Bir ben uyurum zaman uyumaz Her akşam sürgün kokar her bakışım öyle keyifsiz öyle mağlup iç yakışım Sen öyle bakma derine Gülme sahte ufukların yerine Beni en yoksul sabah gözler Bu havada kömür kaldım gözlerine Beni içim duyar, lakin ellerin duymaz Bir mahpus kül kokmuş tan yeri Giymiş en yokuş entarileri sayım gelmiş bahar yoksul Büyük bir okyanus gibi usul usul Dokunuyor yalnız kalemine külleri Seni bu nurdan sema uğurlarken Iğdır’da her mevsim her şey için erken Dokuz kurşun gizlemiş her özleminde Hepsin birden kokar barut sözlerin Bir hırçın bakar bir de yoksuldur gözlerin Kırmızı yakan deseninde mavi var eleminde ayrılığa bir adım daha yorgun giderken Sen pahasına biçilmiş kaftan zifiride Dolar odama uzaklarda kan karanlığı |
...................................................... Saygı ve selamlar..