Dokunaklı hikayeler anlatırdı annem vakti zamanında
çaresiz bir kadının yalnızlığı
kuruyan bir ağaç gölgesinin ağlama sesi duyulur çok uzaklardan içim dışım hüzün içim dışım kış çocukluğumun kayıp yıllarına denk gelen kara kaplı defter gibiyim yüreğime sardığım kurşuni renkli anılar hançer soğukluğunda ölüm kadar soğuk ömür kadar gerçek iç içe geçen kader kutularına sıkışan can kadar gerçek bu gece neft renkli hüzün çöreklendi yalancı bin bir dost görünümlü gerçekler gibi çarptı yüzüme gün yüzüne çıktı ihanetin izleri silindi insanlara olan inancım bir kez daha bir kez daha elek oldu yüreğim son kez vurgun yedim son kez öldüm dokunaklı hikayeler anlatırdı annem vakti zamanında bir kadının yalnızlığına şahit oldu zaman elekten döküldü hikayeler sırtından vurulan ruhların ağırlığınca insan ağırlı kadar zaman |