Bir çığlık kaldı darağacının gölgesinde, Rüzgâr bile sessiz, Kuşlar bile ürkekti o sabah. Bir çocuğun dudağında yarım kalmış ninni, Bir annenin avuçlarında kırık umutlar…
Özgürlükler asıldı bir bir, Gözleri bağlı, kalpleri açık, Ve biz sustuk, Sustuğumuz kadar suçlandık.
Ama şimdi, O iplerden yeşeriyor sözler, O tahta sehpalarından doğuyor şiirler. Her mısra bir isyan, Her kelime bir direniş…
Özgürlüklerin torunlarıyız biz, Kelimelerle silahsızlanmayanlar, Korkudan değil, Umuttan ağlayanlar…
Bir gün, darağacında sallanan her beden, Bir gökyüzü olacak, Ve o gökyüzü mavi kalacak sonsuza dek.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Evvel zaman içinde, göklerin maviliği insanın içini serinletirken, darağaçları gölgesinde umut devrilmiş. Şair çıkmış demiş ki: “Bir çığlık kaldı darağacının gölgesinde.” Yahu kardeşim, darağacı dediğin şey, sadece boyna ip geçirilen tahtadan ibaret değildir; bazen suskunluktur, bazen korkudur, bazen de milletin içine çöken ağırlıktır.
Ama bak hele şu marifete: Şair, o iplerden şiir filizlendirmiş. Hani biz halk arasında “kuru tahtadan keman sesi çıkmaz” deriz ya, işte burada çıkmış! Tahta sehpanın üstünde sallanan bedenlerden, mısralar doğmuş. Bu da bize gösterir ki, zulmün her ipi bir gün özgürlüğün saz teline dönüşür.
Hele şu söz yok mu: “Biz sustuk, sustuğumuz kadar suçlandık.” Aman yarabbi! Sözden büyük silah var mı? Biz sustukça, zalim konuştu. Biz korktukça, darağacına yenileri dizildi. Lakin şair parmağını sallıyor, diyor ki: “Susmayın bre gafiller, kelimeyi elinize alın, yoksa ipi boynunuza takarlar!”
Ve finaldeki incelik… “Bir gün, darağacında sallanan her beden, bir gökyüzü olacak, ve o gökyüzü mavi kalacak sonsuza dek.” Bu, sadece şiir değil; bu milletin çocuklarına yazılmış bir vasiyet. Şairin diliyle, darağaçlarının gölgesi bile mavinin nuruna yeniliyor. Çünkü mavi, hem özgürlüğün rengi, hem de çocuk gözlerinin saflığıdır.
Velhasıl-ı kelam, şair darağaçlarını ipten kurtarıp gökyüzüne asmış. Bizim işimiz de, bu kelimelerden ibret alıp, bir daha susmamaktır. Zira Kalburabastî Efendi der ki: “Şiir mısraya, gökyüzü maviliğe nasıl muhtaçsa, millet de özgürlüğe öyle muhtaçtır.”
Vesselam
Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri namı diğer Celil ÇINKIR
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.