BEYHUDE BİR VAR OLUŞ...
Dimağımda saklısın mazi ve yitip gitmelerin
En sancılı bekleyişinde, Görmezden geldiğin bir cümleyim belli ki nazarında. Yeter ki nazar etme, geçmişin tınısında Ve muhalif, yorgun atlas yorgunluğumun O aykırı mizacında. Sürüncemede kalan en sefil ve devrik tümceyim: Kayıp imlerin, gizli ve gizemli öznelerin Kırık niyazında, dillendirmekten imtina edemezken Ve hicap yüklü bekleyişlerde, Duraksadığım her köşe başına yerleştirdiğim Bir ünlem kadar şaşkın ve hayli süzgün; Günlük telaşlarımın karmaşasında, Sağalttığım ömrün güncesine Yine de sondan başa aldığım her hükmü, Karanlık yüklü gönüllerin Tercüme ettiği yalnızlık kadar uzağında kalamadığım. Bir güne tekabül eden kaç saat ise Ve yitip giden her sefil dünde, Gömülü bir mizacın en aykırı sırdaşı, Hatta sıradanlığın oynaşı O garip ve melun yüzlerde yüzen Bin bir düşüngeç. Tanımlayamadığım bir hezeyan, Sonlandıramadığım bir roman Ve ucu olmayan bir nizam; Yine de en derinde saklı tutulu bir ihtiras kadar yoran, Külfeti omuzda, Sancısı günün rehin aldığı bir tortu kadar Çöreklenmiş iken en dibe. Sarkıtı anlamsızlık şu devrik ömrün, Gönderisinde kayıp bir sarkaç Zamanın sırnaşın gölgesinde Beyhude bir var oluş; Damıttığım en ölgün hayalin tezahürü kadar Yalıtıldığım üç beş tahakküm. |