odadaki düşesher gece hüzün aheste aheste elinde mum aleviyle görünür hafiften aydınlanırken mazi yaşlı radyo incecik örtünür dilinde eski püskü bir beste hani olmaz ya duvarın çilesizi o çerçeve bir şekilde sürtünür beklerdik gözlerimiz düşeste buluta inattı burdaki rutubet güneşe asiydi pencere bakışında hala o ıslak şiire özlem kırık dökük sepet kadeh masa ayrı bir cendere bir kez hazanı ıskalasak ya o eylüllük hezimet beklerdik gözlerine tutsak sokak lambasında var ki haşmet semazeni uçarı pervaneler hani elem sırılsıklam olsa dönüyorlar öylesine bir zahmet yavaş yavaş çekilirdi perdeler ruhum kuşların gidişine bir alışsa mavi gömleğimde o etiket hala son kravatla siperdeler beklerdik gözlerin ya sıkılırsa dr.süreyya burak önder |