İki Bardak Çayın Hikayesi
Sensizliðimi anlattým, anlamadýlar.
Anlamadýlar mý? Anlamak mý istemediler?
Nasýl tarif edeyim diye düþündüm durdum günlerce.
Sonra topladým ahaliyi, kaldýrým taþlarýný gösterdim.
Yine anlamadýlar. Dedim ki:
’’ Kaldýrým taþlarýnýn dili olsaydý size anlatýrdý, mutluluðumuzu, sevdamýzý.’’
‘’Daha doðrusu mutluluðumu, sevdamý…’’
Biraz anlar gibi oldular ve bazýlarý bana hak verdi.
Bazýlarý ise anlamamakta ýsrar ediyorlardý.
Onlara dönerek ’’ Hadi kaldýrým taþlarýný anlamadýnýz, o zaman soðuk çaylarý düþünün.’’
’’Soðuk çayla giden sevgili arasýnda ne olabilir ki?
Çayýný içmiyorsun, çaylarý hep iki tane söylüyorsun.
Yok efendim birisi açýk olsun birisi demli.
Demli olanlarýn hepsini bir yudumda içmektesin.
Nedense açýk olan çay yerinde duruyor.
Þimdide gelmiþ bize burada hikâye anlatýyor.’’
Anlamadýðý buradan belliydi ama olsun.
Herkesin içinde kavrulan bir dert vardý, onun derdi de bu olsun.
Varsýn anlamasýn beni, varsýn merak edenim olsun.
Bilmez ki benim onsuz çay içmediðimi.
Her gittiðimiz çay bahçesinde ona en sevdiðim þarkýyý çaldýrdýðýmý.
O da merak ederdi, ’’nasýl oluyor da her gittiðimiz yerde senin þarkýna yakalanýyoruz?’’
Bilmiyordu ki, sadece þaþkýnlýkla þarkýyý dinliyordu.
Ben onun gözlerine bakýp çayýmý yudumlarken,
O müziði dinliyor, elleriyle gözlerinin üzerine üþüþen saçlarýný çekiyordu.
Benim çay biterdi, bir tane daha söylerdim.
Daha sonra bir tane daha...
Onun çayý ise soðurdu. Ýçmezdi.
Unuturdu, sevdiðim, yarim, ay yüzlüm...
Bunlarý bilselerdi, o zaman neden iki çay istediðimi anlarlardý.
Gittiðin son gün iki bardak çay doldurdun.
Yine unuttun içmedin.
Hadi gel de çayýný iç, soðumasýn..
Bak benimki bitti, seni bekliyorum.
Hadi þu kapýyý arala da gel.
Hadi gel de tüm matemler son bulsun.
Virane düþen gönlüm, cemaline kurban olsun.
Güneþi, yýldýzý, gecesi, gündüzü sana hayran olsun.
Ýbrahim Halil ÖZLÜ
Sosyal Medyada Paylaşın:
İbrahim Halil ÖZLÜ Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.