0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
24
Okunma
İnsan, çoğu zaman kendisi olmanın ne kadar zor bir yolculuk olduğunu geç fark eder. Çünkü bu yol; alkıştan çok yalnızlık, onaydan çok sorgu, kalabalıktan çok sessizlik taşır. Toplumun dayattığı kalıplar arasında, bireyin aklını ve ruhunu özgür bırakması cesaret ister. Herkesin birbirine benzediği, benzer cümlelerle konuştuğu, benzer yüzlerle güldüğü bir düzende farklı kalabilmek kolay değildir.
İkiyüzlülüğün sıradanlaştığı, sahiciliğin “fazlalık” sayıldığı ortamlarda insan, farkında olmadan kendinden ödün vermeye başlar. Ucuz övgüler, çıkarla beslenen ilişkiler ve toleranssız yargılar; ruhu yoran görünmez prangalardır. Bu prangaları fark edenler, çoğu zaman sessizce uzaklaşmayı seçer. Çünkü bazı kapılar yüksek sesle değil, onurla kapanır.
Toplumun çürüyen yanları en çok susulan yerde kendini belli eder. İnsanların kendilerine bile itiraf edemediği gerçekler, içten içe bir ağırlık oluşturur. İşte tam da burada, içimizdeki o çocuk devreye girer. Henüz kirlenmemiş, korkularla eğilip bükülmemiş olan tarafımız… Gerçeği haykıran, adaletsizliğe itiraz eden, “yanlış” karşısında susamayan yanımız. Cesaret, çoğu zaman yaşla değil; vicdanla ölçülür.
Kısır döngü, yol arkadaşı sevmez. Aynı hataların içinde dönüp durmak, insanı kalabalıklar içinde bile yalnız bırakır. Bu döngüden çıkmak; başkalarını suçlamaktan değil, aynaya bakabilmekten geçer. Kendiyle yüzleşen insan, dünyaya da daha dürüst bakar. Çünkü kendini kandırmayan, başkasını da kandırmaz.
Ruhuyla, çevresiyle ve an’la temas hâlinde olabilen insan; hayatın kıymetini başkalarından daha derin hisseder. Anı yakalamak, yalnızca mutlu anları biriktirmek değildir. Acıyı, kırgınlığı, hayal kırıklığını da hayatın bir parçası olarak kabul edebilmektir. Hayat, ancak tüm renkleriyle kucaklandığında anlam kazanır.
Belki de gerçek özgürlük; herkese benzememek, her yere ait olmaya çalışmamak ve her alkışı önemsememektir. Dünyaya gerçekten katılabilmek, kalabalıkların gürültüsünde kaybolmadan kendi sesini duyabilmekle mümkündür. Ve insan, bunu başarabildiği ölçüde yaşamın her anındaki doluluğu fark eder. Çünkü bazı insanlar hayatın içinden geçer, bazıları ise hayatın içine gerçekten girer.
5.0
100% (1)