Autosaved...
İsimsiz Çelişki...
“Varolduğuna inandırıldığımız herşeye bir isim verirken ahkâm kesiciler, Halâ kesin gidiş dönüşler yapmakta içimde birileri, Adı konulmamış bekleyişlerin tarifsiz yönlerine.” Ne ben kendim değilim, ne sen bensin aslında. Ne biz vardık kendi hayatlarımızda, Ne de bir adımız anılırdı zamanlı zamansız mekansızlıklarda... Kimsenin umurunda olmak umurumda değilse artık, Kimse olmak da, o kadar kimsesiz bir cümle, yırtıp attığım sayfalarda. Yalnız değilim biliyorum, Kendim varım terkedilmiş her yerimde... Sen, bırakıp gittiğin kadarsın hâlâ içimde, Ne senden fazla, ne benden biraz eksik. Düşünürüm, İnandıklarımdan ötürü inanmam kendime, İnanmam bundan böyle ben de, Kendime kendimce söylemediklerime. Bilirim; İşkence yorgunu sorgularda kurgulanmış yalanlar, İşkencede yorulmuş kurgulanmış sorgular. Bağır öyleyse... Akışkan değil midir hayat denen bu rezillik, Geçişip durmaz mı saatler birbirinin yolundan, Alır mı bir dakika başka birinin yerini, Zaman, zamana zaman verir mi, Zaman, hayata zaman verir mi, Bir de üstüne üstelik, Biri kalkıp bu keşmekeşi kendi gözleriyle görür mü... Olur mu... Bütün ilhamların kaynakları kurudu, sadece hüzün mü kaldı bit pazarı artığı, Ne kadar ben varsa artık kendim değilim duymuyor musun. Kendi içimizde yabancılar kadar misafir duruşluyuz kendimize görmüyor musun Sensizliğe ikimizi yolcu ettikten beri. Ne ben kendim değilim, ne sen benim yanımda, Ne ben kendi içimde ne sen hep uzağımda Ne biz hep buradayız ne hep sensin bizimle Ne kimseyi severim ne senden vazgeçerim, Ne bulurum kendimi ne sende kaybederim. Adı konulmamış sebepsiz bekleyişlerin dile vurumu bu hasta ruh halim, Yazmadığım bütün kelimeler bilsin ki sensin bizim tek vebalim(iz)... İkimizin de sevdiğimiz sen değiliz artık... 2007 |