AH ULAN AYRILIK
Tren istasyonları , garlar
Soğuk raylar ve ayaz ayrılıklar Islak umudları bir tren ıslığı bölünce Baş belası bir hüzün Beyaz mendillere bulaşır Görünmez kahrolası o anda Göz yaşların masum lekesi Yaralı yürekleri yaka yaka gider insan Dudakların çığlığını Yakışıksız bir suskunluk sarar Ah ulan ayrılık Sen değilmisin böyle boyun büktüren el pençe Giden gider Resimler kalır elde avuçta Kalana sabır düşer Giden unutulmadık’ça yürek çırpınır bir yerlerde Serseri cümleler değer sağa sola Kendine sığmaz şehre sığmaz insan Mektuplara sarılır körpe eller Yazar kalem iki kelamı Hangi gurbet bir zarf’a sığar’ki aslında Geceye soyunur bir hüzzam makamın’da can yarası İçine yalnızlığın kokusu bulaşır Rüzgara salarsın tenini bedenini herşeyini Yavaş yavaş alışırken çaresizliğine Ah ulan ayrılık Sen değilmisin böyle boyun büktüren el pençe Şehre Sızılı bir mehtap ışığı yansıdığında Tanıdık bir sesin yankısı kulağına misafir olur Ağlamak ile susmak arasında sıkışır kalır insan Gece kara bir yalnızlığın okyanusun’da Odanın duvarlarına umman bir gölge düşer Sesin gitmez yetişmez uzaklara bekleyişin En sevdiğin nefesi süresin gelir o an avuçlarına Haykırır bütün öksüz sözcükler dilinde Sanki tüm şehir ağlar senle birlikte Ah ulan ayrılık Sen değilmisin böyle boyun büktüren el pençe Zamansız bir zaman’da Ağaç’tan düşen bir yaprak Sanırsın özgürlüğe koşar Oysa yeniden bir can olmak için toprağa sarılır Sol yanından koparılan her parçada Koynuna bir filiz ekilir her isyanda Gayrı meşru gühankar acıları geceye bırakır insan Hasret tanır yalnızlık tanır gece tanır seni Akıl firar’da iken Hain bir gurbete bırakıp Gidemez insan o gözleri Ayrılık ateşten bir deniz kıyıları olmayan Sessiz’ce Hüznün çekilmesini bekler insan her yalnızlığında Ah ulan ayrılık Sen değilmisin böyle boyun büktüren el pençe Ayhan’ca Cümleler AYHAN AKDENİZ |
tebrik ederim