HAMAMÖNÜ'NDE BiR HÜZÜN AKŞAMI OLUYOR
Gözlerinin buğusundan anlıyorum
Hamamönü’nde bir hüzün akşamı oluyor Çıkınında bir tutam Ankara türküsü Omzunu anılara yaslamış konakların pervazlarına Engin maviliklerden süzülüp gelen Beyaz güvercinler konuyor Çocuklar misket oynuyor daracık sokaklarda Hamamönü’nde bir hüzün akşamı oluyor Uzak dağlara koşuyor bulutlar Solgun benizli mevsimin eteğine Son yapraklar düşüyor Cebeci köprüsünün en uç yerine Günün kızıllığı vuruyor Ve birkaç yorgun imge ilişiyor gözlerine Hamamönü’nde bir hüzün akşamı oluyor Unutulmuş, yitik senelerin ardından Gülümseyen çocukluk düşleri Siniyor, ahşap kokulu evlerin bahçelerine Erken açıyor nar çiçekleri Gümüş koşumlu yağız atlar duruyor Gurbet nakışlı binek taşlarında Hamamönü’nde bir hüzün akşamı oluyor Yanıyor bir bir evlerin ışıkları Kar, katıksız bir hüzünle yağıyor Tacettin dergahının avlusunda Yosun tutmuş, boynu bükük mezar taşları Siyah beyaz yoksul zamanları anıyor Her ayrılık bir acıyı güzelleştiriyor Kuşların çığlıklarından anlıyorum Hamamönü’nde bir hüzün akşamı oluyor (Ankara, 12.02.2016) Ali Rıza Atasoy |