NEREDE MAVİ YILLAR...?
Ne çok şey anlamını yitiriyor gün boyu aklımızdan
neler gelip geçiyor geçip gidiyor gözümüzün önünden bak yine akşam güneşi geçiyor saçlarından gözlerine hüznü çökmüş günbatımının kirpiklerin gölgesi matemine yaslanmış küllenmiş anılarını deşiyor sinemde ki yaranın gözlerin derin sularda yüzüyor denizlerin geçiyor akşam el sallamadan ömrün açık bıraktığı kapıdan artık biliyorum sensiz her şey yalan her şey yabancı mahzun yüzündeki öksüz tebessüm bir dünya ki durmadan geçiyor gözlerinin istasyonundan cemresi düşen toprak gibi sıcak ,ve ıslak gözlerin yağmurlu açık dursun bana bakan penceren ölmedim geliyorum bir parça ağustos olsaydı yüreğimizde avuç avuç pınarlarından içtiğimiz su hayat dökülüyor boynunu bükmüş bir şarkının nakaratından aşkın sol son damlalarından dökülüyor hüzün dokunuyorum omuzlarına düşüyor zamansız saçlarına yağan kar zamansız esiyor uzak dağlarından rüzğarlar bilmem nasıl ince bir duygu selinde sürüklüyor peşinden maviye özlem duyan gecelerin ardısıra koşuyor yıldızlar bak yine akşam düştü ayaklarımın dibine yine hasretin kızıl karanfil mor özlem mavi düş yine hazan yediğin ekmek içtiğin su sensiz gelincik gölgesinde kırlangıç göçlerindeyim vakitsiz penceremde ayazladı bakışlar yine tepeden tırnağa başımın üstünden bakıyor yıldızlar hani sevinç gözyaşlarındaki çığlıklar hani çocukların ellerinde uçurtmalar vakitsiz bandılar acıları mülteci duygularımız kır dümeni be haydar daha doğmadan bitti içimizde mavi yıllar... nereye kayboldular top yekûn birer birer sevenler sevdiğini arkasında unuttular... toprak oldular... Nurten Ak Aygen 12.02.2016 |