kaldırımların piyano tuşlarına basarak gölgemin çıplak müzikalini oynuyorum, kentin delileri gözlerimin balkonundan eski şiirler asıyor kirpiğimin çarmıhına
aklımın çekmecesinde okuduğum kitapların özetlediğim halleriyle yaşıyorum hayatı renklerin sesleriyle duyduğum düşlerim çocukların gülüşünde çıkan gökkuşağıdır
zamanın sinema çekimi bulanıklığında bir fügüranın anlık görüntüsü yüzüm daha senaryosu yazılmamış filmlerde çoktan öldürülmüş çocukluğumun rolü
Tanrı adına bölüşülmüş kutsal kentin ağlamalardan usanmış taş duvarıyım sakallarıma gizlenmiş Meryem’in rahminde ki peygamber sabrıyım
ıslak hüzünler ördüğüm boşluklarda kaç iklim, kaç düş öldürdüm bilmem tam erik çiçeklerini öperken yağmur eylülün sararmış resimlerine düştüm
yitik hayallerimin alfabesiyle yazdıklarım arz günlüklerimin karla karışık yalnızlıydı, hayatın gri tonlu öykülerinde özlediğim hiç hatırlayamadığım suretlerin sohbetiydi
mutluluğun es geçtiği umutlara yalvarış bardakta unutulmuş bayat çayın dökülüşüyüm annemin yanaklarında kurumuş yaş gibi silik bir ozanın yasak türkülerinde üşüyen halkım
aklımın neresine çiziyorsun hayatı ey Tanrım gözlerime doldurduğun ağır insansızlık nedir böyle kalbim ey Tanrım kalbim verdiğin gibi atmıyor artık lanetlenmiş işte bütün inançların duyuları, ruhları yoksa, yoksa artık öldürdün mü yaşamı ey Tanrım ..!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
YİTİRİŞ SENFONİSİ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YİTİRİŞ SENFONİSİ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
kaldırımların piyano tuşlarına basarak gölgemin çıplak müzikalini oynuyorum, kentin delileri gözlerimin balkonundan eski şiirler asıyor kirpiğimin çarmıhına
aklımın çekmecesinde okuduğum kitapların özetlediğim halleriyle yaşıyorum hayatı renklerin sesleriyle duyduğum düşlerim çocukların gülüşünde çıkan gökkuşağıdır
zamanın sinema çekimi bulanıklığında bir fügüranın anlık görüntüsü yüzüm daha senaryosu yazılmamış filmlerde çoktan öldürülmüş çocukluğumun rolü
Tanrı adına bölüşülmüş kutsal kentin ağlamalardan usanmış taş duvarıyım sakallarıma gizlenmiş Meryem’in rahminde ki peygamber sabrıyım
ıslak hüzünler ördüğüm boşluklarda kaç iklim, kaç düş öldürdüm bilmem tam erik çiçeklerini öperken yağmur eylülün sararmış resimlerine düştüm
yitik hayallerimin alfabesiyle yazdıklarım arz günlüklerimin karla karışık yalnızlıydı, hayatın gri tonlu öykülerinde özlediğim hiç hatırlayamadığım suretlerin sohbetiydi
mutluluğun es geçtiği umutlara yalvarış bardakta unutulmuş bayat çayın dökülüşüyüm annemin yanaklarında kurumuş yaş gibi silik bir ozanın yasak türkülerinde üşüyen halkım
aklımın neresine çiziyorsun hayatı ey Tanrım gözlerime doldurduğun ağır insansızlık nedir böyle kalbim ey Tanrım kalbim verdiğin gibi atmıyor artık lanetlenmiş işte bütün inançların duyuları, ruhları yoksa, yoksa artık öldürdün mü yaşamı ey Tanrım ..!
Bülent Aslan
İnsan acıyı bu kadar yüreğinde yaşar...Birlik ve dirlik adına merhaba yüreğine...selamlar...Müzik bile ağlıyordu...eşlik ederken...
kaldırımların piyano tuşlarına basarak
gölgemin çıplak müzikalini oynuyorum,
kentin delileri gözlerimin balkonundan
eski şiirler asıyor kirpiğimin çarmıhına
aklımın çekmecesinde okuduğum kitapların
özetlediğim halleriyle yaşıyorum hayatı
renklerin sesleriyle duyduğum düşlerim
çocukların gülüşünde çıkan gökkuşağıdır
zamanın sinema çekimi bulanıklığında
bir fügüranın anlık görüntüsü yüzüm
daha senaryosu yazılmamış filmlerde
çoktan öldürülmüş çocukluğumun rolü
Tanrı adına bölüşülmüş kutsal kentin
ağlamalardan usanmış taş duvarıyım
sakallarıma gizlenmiş Meryem’in
rahminde ki peygamber sabrıyım
ıslak hüzünler ördüğüm boşluklarda
kaç iklim, kaç düş öldürdüm bilmem
tam erik çiçeklerini öperken yağmur
eylülün sararmış resimlerine düştüm
yitik hayallerimin alfabesiyle yazdıklarım
arz günlüklerimin karla karışık yalnızlıydı,
hayatın gri tonlu öykülerinde özlediğim
hiç hatırlayamadığım suretlerin sohbetiydi
mutluluğun es geçtiği umutlara yalvarış
bardakta unutulmuş bayat çayın dökülüşüyüm
annemin yanaklarında kurumuş yaş gibi silik
bir ozanın yasak türkülerinde üşüyen halkım
aklımın neresine çiziyorsun hayatı ey Tanrım
gözlerime doldurduğun ağır insansızlık nedir böyle
kalbim ey Tanrım kalbim verdiğin gibi atmıyor artık
lanetlenmiş işte bütün inançların duyuları, ruhları
yoksa, yoksa artık öldürdün mü yaşamı ey Tanrım ..!
Bülent Aslan
İnsan acıyı bu kadar yüreğinde yaşar...Birlik ve dirlik adına merhaba yüreğine...selamlar...Müzik bile ağlıyordu...eşlik ederken...