GÜNEŞLİ SABAHLARIşıklar kapandığında başlar ağıtlar, Karanlığın içinde büyür çığlıklar, Yalnızca hastalıklar değildir geceleyin azıtan, İnsan ruhunun üzerinde de gezinir gecenin laneti, Sonra hiçbir şey olmamış gibi uyanır insan, Güneşli bir sabaha. Geceleyin olur aslında ne olursa, Şehvet ve nefret iç içedir. Dokunulmaya aç bedenler sırılsıklam sarılırlar çarşaflara, Hiç bitmesin bu pürüzsüz sıcaklık diye düşlerken, Davetkâr ıslaklıklarda son bulur hazzın dokunulmazlığı. Sonrası koşup da ulaşamamanın pişmanlığı, Sonrası unutmak için uyumak. Öyle bir açlık gizlidir ki çıplak bedenlerin içinde, Hiçbir zaman hiçbir dokunuş doyuramaz bu açlığı, Doyuruldukça derinleşir, Doyuruldukça yutar bedenini insanın. Aptal aptal gezinirken şehvetin karanlık yollarında, Birbirine aşık bedenler, Çıkmaz sokakta görmeye başlarlar birbirlerinin mahremlerini. İşte en sevdiğinin bu halini görmek için dertlenirsin, Gördüğünde ise ıssızlaşır birdenbire ruhun Ve insan istediğine kavuştuğunda eskimiştir isteğin, Yeni şeyler istemeye başlarsın sonra. Güneşli sabahlarda son bulur bu yenilik isteği, Geceyi hatırlamamak için boş sözler edilir. Geceyi hatırlayan ise geceden alacağı olandır. Geceleyin bozulur tüm yeminler Ve güneşli sabahlarda hatırlanır tekrar. Kim bilir kaç beden gezinir gecenin içinde aç aç, Kim bilir kaç yemin bozulur gecenin karanlığında, İyi ki güneşli sabahlar var. MESUT ÇİFTCİ |