Ruhum Sarılmış Zamanın ÇığlığınaÇığlığımın nefesine sarılıyorum rüzgârın kesilince Geçimsiz bir düşünüşün tel örgülerini aşıyorum Gülümsemeye muhtaç yaralarımın merceğinde Bir çocuğun yumuk ellerinde tutunuyorum aşka Korkum yoktur yar kendi içimde kaybolmaktan Her gidiş umudun yamacına kırık sırt dönüştür Her pişmanlık kendi çocukluğunu izler aynada Ve bütün imkânsızlığın rengi siyahtır aslında Terk et desem sana sevdanın yıkık şehirlerini Kendi teslimiyetini inkâr ediştir yürekte yıkım Her masal önce kendi öyküsünü saklar özünde İkimize dair ne varsa yaşamadık mı yar aşkla Sesinin kaydırağından akarak geliyorsun bana Hoyrat gecenin demiyle sarılıyorsun gövdeme Savruk bir an artığıyla yağıyorsun şehirlerime Bir yağmur ki ah! ne çok ihtiyacım var gelmene Sensizlikten uzağa hiçbir düş götüremez beni Bekle diyorsun hep, gözlerinin kervanlarını İpekler şal oldu yokluğunun ayaz gecelerine Ruhumdaki elim varlığını bitir yar öpüşlerinle. Selahattin Yetgin |