Kır Kokulu Sevgilim
Gökyüzünü özledim senin
Bulutlarına başımı her yasladığımda Yıldırım gibi çarpıldığım bakışını Ve o bereketli Ve o doğurgan ellerinle Yeryüzüne inen bir aşk tanrıçası gibi Yüreğime tohum tohum sevdalar ekişini Ve yatağını bula bula İçimde kıvrılan bir nehircesine Toprağıma akışını özledim… Yağmurlarını özledim Sağanak gülüşünü Damla damla yüreğime düşüşünü Göz göze ıslanmayı Ve gökten boşanırcasına şırıl şırıl ağlamayı birlikte… Gecelerini özledim Karanlıkta/ ateş böceği gibi yanıp yanıp sönüşünü Yüreğime bir yıldız gibi kayışını Ay ışığını... Denizini özledim Uçsuz bucaksız güzelliğini -yüreğim gibi- küt küt çırpınıp duran sularının rengini Masmavi serinliğini -her dalışımda vurgunlar yediğim- gözlerinin o dipsiz derinliğini Ve -canhıraş- yüreğimin kıyısına vurup duran dalgaların sesini Gayrikanuni sevdalara kalkışıp kalkışıp Sahillerime destursuz girişini Ve firari sevişmelerimizi özledim… Baharlarını özledim Cümle âlem açılıp saçılan çiçeklerini Kırlarını Kır kokan tenini/ nefesini… Yeşilin en koyusunda Bir orman kuytusunda/ koynumda Yorgun bir çocuk gibi uykuya dalışını Tenimi arsızca okşayan bahar rüzgârlarını Dudaklarını Ve kucak dolusu gülüşünü özledim… |