Çocukluğum ve Anılar 1
Eskiden… Çok eskiden
-Eskiyen çocukluğumuzda yani- Evler göz hizasında Evler birbirine yakın… Birbirine yaslanıp duran Evler düşlerimiz… Gülüşlerimiz… Evler biriken hatıralar mekânı Sözler kırmamaya dökmemeye Ve aşka ve kendini sevdirmeye meyilli Davranışlar lümpen… Külhan… Arabesk Ve fakat aşk kadar şık Aşklar platonik… Aşklar melankolik… Aşklar utangaç Aşklar afişe edilmeye korkulan derin bir sır Komşuluklar -bir fincan kahve kadar- kırk yıl hatırlı Gözler birbirine yazılan iki lirik şiir Gözler aşkımızı ikiye pay eden sevinçli bir bakış olurdu… Şimdilerde Büyüdükçe büyüdükçe yani biz Evlerde büyüdü Çok katlı… Merdivenli… Asansörlü Ve başı zehirli bir mızrak gibi göğün yüzünü delmekte… Sözler ayrılıkçı… Kışkırtıcı… Gözler birbirine kör Gözler birbirinden yüksek… Birbirinden alçak Birbirine uzak… Birbirine tümden kapalı Gözler göz göre göre birbirine kurulan hain bir tuzak… Her gün… Her gecen gün… Büyüdükçe büyüdükçe yani biz Kuru bir toprağa… Ölü bir yaprağa dönüşüyor rengimiz Rengimizi kaybediyoruz an be an; Çiçeklerin rengini Ağaçların dalların yaprakların Ve denizlerin ve göklerin ve gökkuşağının Ve aşkın… Büyüdükçe büyüdükçe gri bir betona dönüşüyor rengimiz… Ah! Çocukluğum “elma “ dersem çık “armut” dersem çıkma Elma… Elmaaaaaaa… Elmaaaaaaaaaaa…! Haziran 2020 |