Diyalektik çelişki
Ah! Şu dünya ve bu dünyada bunca zulüm;
Sevince ve aşka dair neyimiz var ve neyimiz yoksa Elimizde ve de içimizde gıdım gıdım biriken Zorba bir hükümdar gibi çekip alıyor elimizden… Enikonu Eski hesapları şöyle bir karıştırıp baktım da gizliden Bir alacağımız var mı diye eski günlerden Ve de gelecekten; Hani şöyle gülmekti, sevinçli bir andı El ele tutuşmaktı, kavuşmaktı, sarılmaktı, aşktı Yok… Yok… Öyle içinde at koşturacağımız değil Başımızı sokacağımız küçük bir evdi Karnımızı doyuracak aştı, işti, sevgili bir eşti Çoluk çocuk insanca bir yaşamaktı hani… Yok! Yok! Yok! Mutluluktu, huzurdu -Geç onları anam babam geç- Elimizde bir canımız kaldı; Dünyaya verip de çekip gideceğimiz Hepsi bu… Aradım, taradım… Buldum nihayet; Yüreğimizi paralayıp duran Ve diplerde bi yerlerde unutulmuş olan Bir “ah” bir de “vah” kalmış; Topu topu şu dünyadan alıp vereceğimiz -hepsi bu- O da umurunda değil dünyanın Dönüp duruyor; Önüne ne çıkarsa Ahımızı-vahımızı ezip geçerek Anladım; Nefret sevgiden Ağlamak gülmekten Hüzün sevinçten Ayrılık aşktan Ve ölüm hayattan -her şey karşıtından- besleniyor Zıttı olanla savaşıyor Ve birbirini yok etmeye çalışıyor içimizdeki her şey… Severken severken kahrolası ayrılıklar Ve yaşamak isterken -hem de delicesine- apansız gelen ölümler Ve açlık ve yokluk/ sömürü ve esaret/ birde savaşlar Ve bu dünyada bunca zulüm Nasıl da göz açtırmadan çöküyor tepemize… Neylersin…/ Diyalektik çelişki işte… |