Av
Bir tavşan kapanıydı gözlerime açılan
aç kurdu alkışlayan ormandan acı bir süt içtim çünkü avına yaklaşan bir avcı sessizliğiydi annem ve yokluğunu saymazsak bir tanrı babam Bir tek kuş bile yoktu yüzümde mavi değildim izledim tüfeklerin el değiştirmesini ve saatlerin ne bir parçasıydım ne de dışlananı su gibi tıpkı kendinde bir esir Daha yakındı ağzı açlıktan kokan daha yakın yemeğe başlamadan evvel okunan dua Gidemiyordum- uzak, kar çiçeklerinin bildikleri kadardı yazı gidemiyordum alışkanlıklarımı bırakıp yanı başımdaki bir başka tuzağa |
insanı küfre ve hatta şirk'e götürecek
Ancak şeytanın hoşuna gidecek böyle tehlikeli cümleler kurmanın ne gereği var?
Bu tür benzetmelerden Allaha sığınalın