Tuzla karışan toprak kokusu altında Muhabbet yer bulurdu Dantelden örtüleri okşayarak sererdik Yankılanırdı gülüşler tahta duvarlarda Ocakta tüten çorbamız her hale demli çayımız Bir de paşa dostluklarımız vardı
Eğri büğrü uçurtmalar çamurlu ellerde Sokağın en son ucuna dolardı uğultular Umrumuzda mıydı? Dizlerindeki yara Masalların peşinde koştu bizdeki çocuklar
Dağlara bakar pencereler mahsun Aynalar yaralı güneşmaviliğe küsmüş Gün yorgun yolcu gitti gidiyor Anamdan kalan duaları Silip süpürmekte
Süsler mi düğün tarlalarını kırmızı gelincikler İyileşir mi çocukların dizlerindeki yara Yetişir mi solukların yücesine Kötülükten mütevellit Uzağa savrulan kavi ahlak Yoksul kalır mı tevazu dağında gülüşler
Güneşin doğduğu yerde izler yok Çocukların masalları da Evvelimiz ahirimiz beraber kaygıda Lisanımda acı susuş Hüzün bende misafir İçim eziliyor beee ustam.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kırmızı gelincikler şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kırmızı gelincikler şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Şair ve Yazar Yavuz Bülent Bakiler’in yurdun çeşitli yörelerinde verdiği konferanslar, radyo ve TV larda yaptığı konuşmalar neticesinde sesi kısılır. Ses telleri arızalanır, öyle ki, bir ara, hiç ses çıkaramayacak durumlara düçar olur. Ameliyat olur,arıza giderilir.
Kısa sürede konuşması da düzelir. Ancak, bu arada, fazla konuşmasından dolayı yüzünün sağ tara- fında bir de kısmî felç oluşmuştur. Bunu gidermek için, ayrı bir tıbbî müdahaleye muhtaçtır. Bir yakıniyle birlikte, bindikleri araba ile hastahaneye giderlerken çep telefonu çalar. Arayan, arkadaşla- rıdan Şair Nurettin Uytun’dur hal hatır sorup, Bakilerin sağlık durumunu öğrenmek istemektedir.Yavuz Bülent Bey durumu izah eder ve hemen Nurettin Uytun’a hitaben: Nurettin Bey, Hocam hep senin yüzünden oldu. ‘ Hep sağdan konuş, sağ konuş, sağdan konuş’ deyip durdun. Ben de sağdan konuşa konuşa bu hale geldim, diyerek nükteyi patlatır.
Nurettin Uytun ise: Sayın Bakiler, bu deyişiniz bana, Merhum Alparslan Türkrş ile Merhum Serdengeçti Osman Yüksel arasında geçen bir diyaloğu hatırlatmaktadır. Müsaadenizle anlatayım, der ve şöyle anlatır: Alpaslan Türkeş hastahanede yatmakta olan titreme hastası (parkinson) Serdengeçti’yi zıyaret eder. Hal hatır sorup sağlık temennisinde bulunur. Hastalık sebebini öğrenmek isteyince
Serdengeçti aniden ‘Sizin yüzünüzden oldu!’ der. ‘Türkeş, ‘Bir kabahatımız mı oldu Sayın Yüksel’ der, Serdengeçti hemen nükteyi patlatır ve Daha nolsun Albayım : ‘Ey Türk, titre ve kendine gel !’ dediniz, ben de titremeye başladım. Ama, bi türlü kendime gelemiyorum!’ cevabını verir.
Bunu dinleyen Şair Yavuz Bülent Bakiler, ikinci nüktesini patlatır ve: Aynı soydanmışız, der.
Derleyen:
Erenköy/İSTANBUL: 02.04.2014 Mustafa Alper Tunga Uytun
.............................. Saygı ve Selamlar...
Güneşin doğduğu yerde izler yok Çocukların masalları da Evvelimiz ahirimiz beraber kaygıda Lisanımda acı susuş Hüzün bende misafir İçim eziliyor beee ustam.
yüreğin dert görmesin bir mazi ancak bu kadar güzel anlatılır...
Bu mısraları yazan,parmakları,şiiri yazdıran yüreği Canı gönülden kutluyorum.Duygularınız,Başarılarınız daim olsun,Yazan kaleminiz ve mürekkebiniz tükenmesin, şiirleriniz hep var olsun,bizimle,bizlerle olsun.Sevgi ve saygılarımla
Ne guzelsin bacim. Demek ki yurek tarlalarinda hala o aykiri hozaninda, cagilbasinda biten gelincikler yetisiyor. Siirin ayni zamanda efkanlandirdi beni. Keske demiyorum ama donebilseydik geriye Ertiligin oradan elimizde plastik posetlerden yaptigimiz kizaklarla, usumus ayaklarla hadi gel bir daha kayalim derdim. Hop tam da portakal agacinin dibine, sonrada midemizin acligini eksi portakallar alirdi ve biz morarmis ellerle eve yollanirdik, hangi isin ucundan tutmak icin.. :) Ablan seni seviyor, tebrik ediyor gordugu ve yasattigin guzellige.
ne yapsak boş zaman değişiyor, değiştiriyor. kalmadı eski güzellikler. geçmişe özlem dolu anlamlı güzel bir şiir. huzurlu bir yıl dileklerimle sağlıcakla mutlulukla
yaşayacaklarımı değil aslında yaşadıklarımı özlüyorum maziye dalınca nedense kendimi hep ağlarken buluyorum bazen eski türküler acıtır sol yanımı bazen de eski resimler anladım ki her insan gibi hayat rüzgarında savruluyorum
Hep Senin Yüzünden Oldu
Şair ve Yazar Yavuz Bülent Bakiler’in yurdun çeşitli yörelerinde verdiği konferanslar, radyo ve TV larda yaptığı konuşmalar neticesinde sesi kısılır. Ses telleri arızalanır, öyle ki, bir ara, hiç ses çıkaramayacak durumlara düçar olur. Ameliyat olur,arıza giderilir.
Kısa sürede konuşması da düzelir. Ancak, bu arada, fazla konuşmasından dolayı yüzünün sağ tara- fında bir de kısmî felç oluşmuştur. Bunu gidermek için, ayrı bir tıbbî müdahaleye muhtaçtır. Bir yakıniyle birlikte, bindikleri araba ile hastahaneye giderlerken çep telefonu çalar. Arayan, arkadaşla- rıdan Şair Nurettin Uytun’dur hal hatır sorup, Bakilerin sağlık durumunu öğrenmek istemektedir.Yavuz Bülent Bey durumu izah eder ve hemen Nurettin Uytun’a hitaben: Nurettin Bey, Hocam hep senin yüzünden oldu. ‘ Hep sağdan konuş, sağ konuş, sağdan konuş’ deyip durdun. Ben de sağdan konuşa konuşa bu hale geldim, diyerek nükteyi patlatır.
Nurettin Uytun ise: Sayın Bakiler, bu deyişiniz bana, Merhum Alparslan Türkrş ile Merhum Serdengeçti Osman Yüksel arasında geçen bir diyaloğu hatırlatmaktadır. Müsaadenizle anlatayım, der ve şöyle anlatır: Alpaslan Türkeş hastahanede yatmakta olan titreme hastası (parkinson) Serdengeçti’yi zıyaret eder. Hal hatır sorup sağlık temennisinde bulunur. Hastalık sebebini öğrenmek isteyince
Serdengeçti aniden ‘Sizin yüzünüzden oldu!’ der. ‘Türkeş, ‘Bir kabahatımız mı oldu Sayın Yüksel’ der, Serdengeçti hemen nükteyi patlatır ve Daha nolsun Albayım : ‘Ey Türk, titre ve kendine gel !’ dediniz, ben de titremeye başladım. Ama, bi türlü kendime gelemiyorum!’ cevabını verir.
Bunu dinleyen Şair Yavuz Bülent Bakiler, ikinci nüktesini patlatır ve: Aynı soydanmışız, der.
Derleyen:
Erenköy/İSTANBUL: 02.04.2014 Mustafa Alper Tunga Uytun
.............................. Saygı ve Selamlar...