gamsız bir tutam saçne zaman bir aşk esiniyle baş başa kalsam bir el sarılır boynuma boğulurken hissediyorum. korku dağlardan inmiş çoktan mevziler kazınmış mitolojik vakitte tam da emsin diye uzatıyorken kahverengi emziğini bir anne bir resim çiziyor akil bir canlı o çocuk çoktan öldü çoktan devri zamanların olmuştur hep bir yiğidi minare süngülü mabetlerde gezerken bir yezit’i nağmeler okunur gül kuşaklı her mahalde kesin memelerini kırsalda ki her Yezidinin çoktan gömüldü insanlık: uyuyorken daha aydınlık aşamadı çıkamadı hala o dar geçitten sırtından akışan kanı temizliyorken gen örgülü bir Anne o çocuk iniliyorken tanıklar gözü önünde kahkahası duyulur bir illetin yerinde yeller eser kimliksiz bir hiçliğin eseri menkıbeler sürünür yerlerde "sen" ki örtük uğruna savaşan kadın n’erdesin ben yanındayken yitiriverdin özünden çobanın kaval çalıyor bak kümbetten kan içerken gördüm onu bir de yol ayrımında karşılaştık "ben" şimale doğru yönelirken sürüsüyle cehennem yolunu soruyordu "sessiz" "ama" vicdanı kuruca" kör bir kütükten dahası hangi aşkın deresi sızılar ölmüşken düşkenlediği ölümsüzlükten 19.12.2015 18.20 |
Her şeyden öte uslubuyla farkındalık yaratan nitelikli bir eserdi. Kendi özgü bir sesi vardı. Ki artık bugün şiir denilince beklenilen tek ana vasıf bu oldu artık. Nihayetinde hiçbir konu hakkında yazılmamış şiir yok. Ayrılık, acı, hüzün, sevinç, sevda ... Artık ne söylendiği değil, söylenenin nasıl söylendiği önemli kanımca. Bu itibarla sesiyle, seslenişiyle kesinlikle çok güzel bir şiirdi. Hele ki imgesel tasarımlardaki düşünce ve açılım genişliği ile yapısal formu imrendirecek kadar güzeldi. Kutlarım sayın şair değerli eserinizi. Selam ve saygılarımla.