Şehrin Irgatları
Çöle yazgılı bir yel gibi öğüttü
başımı yalnızlık Yıldızlar mor hercai bir gecede ırak şehirlerin aynasında yansıttılar bir bilgenin delişmen çağrısını döküldü yeryüzüne toz koparan ulakların sağrılarında gizlenen bir avuç rüya tozu geceye sahip bir bozkır türküsü seslendi içimin en derinine geceyi tanzim eden bir bakış kemalin en derin yerinden yaraladı bir üveyiki son şehrin sınırlarında çığlığı yırtan bir gece damarlarına uzun bir şiiri zerkeyledi yorgun kafeste dile geldi bir bülbül geceye malik bir avcı ok savurdu yalnızlığı ta şuradan vurdu ta şuradan bu gece gökte ebemkuşağı şehrin kapıları tarumar yokuşlarında aşka susayan yokuşlarında can arayan yokuşlarında can bulan şehrin ırgatları Irgatlar yalnızlık türküsü söyler Ebem kuşağının kanatlarında bir şehir yeniden donanır gurbetin ıslak, toprak kokan yamaçlarında ırgatlar sözü tellendirir avuçlarında bir duman gibi savururlar yalnızlığı uykunun kol gezdiği sokaklara Ulaklarla bütünleşir meşin kaplı dışı efsun yüklü içi ömür tüketen kömür yazılı defterler her harfe, adanmış şehrin ırgatları tüketir cevheri benliğiyle yoğurarak varlık kitabesini diken şairin elinden alarak sözü yontarak,yorarak getirir bir şehrin kapılarına asar bir vakit bir şehir tanıktır cevheri ırgat kalemi şair olan kelama |