Aklıma düşen sen
Çıfın sarıyla,
orman gülü pembeyle kucaklaştığında, eriyen karların son damlaları denize ulaştığında aklıma düşen SEN. Sıcak bir rüzgar akasyanın yapraklarını öperken, şelale pusunu şimşir ağaçlarının üstüne dökerken aklıma düşen SEN. Kuşlar sessizce kanat çırparken hoyratça akan nehir kayalara çarparken aklıma düşen SEN. Elimde demli bir bardak çay varken gökyüzünde en ışıltılı ay varken aklıma düşen SEN. Annenin yavrusuna sarılışı gibi, yere düşen yiğidin dirilişi gibi, Yusuf’un Züleyha’ya olan gülüşü gibi aklıma düşen SEN. Perdenin ardında, pencerenin pervazında gecenin ayazında aklıma düşen SEN. Sevginin karşılıksız rotasından hüznün en ağır notasından aklıma düşen SEN ... |