DÜŞ
DÜŞ
Düş dediysem Düşüp te dizlerini kanat demedim ya Düş işte Sana dair bir düş Ütopik bir düşte Sen düşüyorsun yüreğime Ve dizlerini kanatıyorsun Tasavvuru bile mümkün olmayan Zeytin bahçelerinde Eğilip öperek dizlerini Tek “seyirlik yolculuğa” çıkarıyorum yüreğimde Son durak burası işte Keşkelerle bezeli Tuba ağaçları Açarken çiçekler Çırıl çıplak sensizliğe giyinirim Bir ölünün elbisesini Ve göğsümde yazılı İkimizde Cennet ehli Sana karşı asla kusurlu değilim Söyle bu kaçıncı öldüğümsün Dudakların pas rengi Söyle Hangi sus’a kilitli Hangi "hülyan" yıkıldı Hangi zaman seni bu düşe attı Kaldır yüzünden gecenin perdesini Göreyim aşka ışıldayan gözlerini Kuran ehliyiz biz İnan cehennemden uzak Verilen “fetvalar” hep aşk’adır Unut dizindeki cehennem sıyrığını Biat edip Secdeye eğilmezsem gördüğüm düşte Başlatırsın “lisan-ı harbi” “Kurşuna diz” sevgi tümcelerini Yeter ki dokunma senli düşlerime “Kör döğüşünden” vazgeç “Nasılsa yoksun” “Umut dediğim” yarınki düşte “Gölgelere teslim” etme Bu düşten yolculuk başlamadan Başka bir düşe düşme N’olursun Düşümde bari beni katletme Efkan ÖTGÜN |
Kalemine yüreğine sağlık
______________________________Saygılar