Neykefareti ödenmeyen sevdaların mevsimi tövbeler üşüyor ihtiras çalan dudaklarda doğmaya utanan bir güneşin yatağında uyuyor siyah ve mavi bulutların hıçkırıkları gecenin kulaklarını çınlatıyor gidiyorsun... dağların omuzlarından sarkıyor zehirli otlar ölüme iştahlanırken yaşama sevinci koyu hüzünler demleniyor hasretin sıcağında köhne şehirlerden kaçırsam seni diyor yüreğimin delisi yeminli düşlerimiz dağıtsak metruk gecelere kanatlarına lanet yazılmış kuşlar ölse iniltili göklerde gidiyorsun... nefesi dokunuyor mezar kaçkını ayrılığın sesin ölüm, sesin diriliş sesin heybetli dağlardan kopan devriliş deprem korkusu yaşıyor kelimeler sessiz sarsıntılarla bir dervişin günaha bulaşmış tespihi gibi gün sayıyor gülüşün dönmüyorsun... ardından ben yalancı ben hain ben neye üflemesi yasaklanmış neyzen hiç özlemedim ki seni bilmiyorsun... neyim yok ki benim... frezya |