Akl-ı Evvel'de Mahfûz
Kur’ân-ı Kerîm, edebiyat değil hayattır;
Kur’ân’sız bir hayat, olabildiğince bayattır. Vahiy, aç ruhlara nâzil olan "Gök" nîmeti; Vahye dayanmayan aklın, sanma var kıymeti. Aşk dâvâya benzer, cefâ çekmek de şâhide; Abes olur, cefâsız vuslat ummak vâhid’e. "Allâh Ekber" de, dikil kıyâma, hâlin’ arz-et; Yoktur O’ndan gayrı, feryâdın’ duyacak Hazret. Oku, okut. Vel Asır’dan, bir de Ved-Duhâ’dan, Kesme ümîdin’ müslüman, Dergâh-ı Hudâ’dan. Ye’is u keder, büyük bir tehlike arz eder, Sâlih kul nefsi, Zümer elli-üç’le şarz eder. Gölge dediğin, hep senin duruşuna bağlı, Şaşmaz kânundur, ister kentli ol, ister dağlı. İsteme zinhâr, görgüsüzden un ya da hamur, Kâni ol, yedirme güzelim rûhuna çamur. Kanaât, bütün yükselişler için kalbe kanattır; Serveti maddede değil, ma’nâda görmek san’attır. Servet ve konfor, korkaklığın kapısını açar, Eşyânın tabiâtıdır; girdiği kalbe korku saçar. Malını kalbine gömme müslüman, batarsın; Ahret biletin yanar, mezarda yan yatarsın… Ha orman olmuşsun, ha ağaç, ha sâdece yaprak. Evvelin bir damla su... Âhirin ise toprak..! İmaja değil, îmâna yatırım yap kazan, Denizin üzerinde, tavada pişer sazan. Yalan hıyânettir, doğruluk ise emânet; Doğrulukta metânet var, yalanda cebânet. Harâm katma, aklın varsa lokma ekmeğine, Ne varsa alın terinde... Güven emeğine. Dehânın kökü zekâ değil, o sendeki ter; Sarıl inancına... Sönmesin gözündeki fer. Sabredenin her hakkı, Akl-ı Evvel’de mahfuz; Bakara yüz-elli-üç, sabırlı kula makbuz..! |