Artık Beklenmiyorsun Fikriye
Âh ismi unutulmaya az kalmış Yâr
Bugünler de içim feryat figân! Bile bile gidilmezdi ki Yâr Bile bile ‘Cümlesiz kapılardan’ girilmezdi Susmayı mı tercih ettin sen şimdi? Kaçıp gitmeyi mi seçtin? Canın sağ olmaz ki böyle Yâr Affedilmezsin ki böyle. Gel sen de yan şimdi / Gel sende parçalan. Rezil kepaze olduk birbirimize, İyice çirkefleştik kendi kendimize. Dinle duy / gör bak şimdi Yâr; Bak! Parmak izlerini arıyorum hâyâllerimde, Delirmek üzereyim Yâr, Nasıl? Mutlu olmaya başladın mı? Ayrılığı bile elimize yüzümüze bulaştırmışken, Ben kavuşmanın senaryosunu yazıyorum! Eksik aklımla ‘sen’ diye ezber yaparken, Unutulmuşlar listesine ilk sıradan yazılıyorum! * Bu gece şairlere küfür etmeden dinle beni Fikriye; Adına yazılmış bir kitap’ın sansürlenmiş sayfasından aldım da geldim cümleleri, Sana kim dedi? git de hâyâllere bulaş diye, Huzura bulaş / Uykuya bulaş Gel, az da bana ulaş! Beni unut/ma, Beni yak/ma Hatırla dün yabancı olduğumu, Bildiklerin ‘ben’ isem kirlendin mi sen Fikriye? Bilmediklerim ‘sen’ isen kandırıldım mı ben? Körlüğü verdin bana ‘bak buradayım’ dedin, Sağırlığı verdin ‘ne güzel şarkı’ dedin, Çok sevmiş miş! Cesaretin varsa gel de inan! Her şey günahın farkına varana kadar. Sen ‘bir tane’ yanılgıya tahammül bile edemezken Fikriye, Ben ‘bir tane’ seninle ilgili yalana ömrümü siper ederdim! ** Uyarmıştım seni Fikriye; Gitme yabancılar şiir’ine, Uzak ufuklara bakma artık bana ait olan ellerinle. Sen ki, kötülük terazisine yanlışlıkla koyulmuş tatlı bir rüyâ, Ben ki, cehennem duvarında bir tuğla! Soranlara adını vermekten hâlâ korkuyorum! ‘Gelmek üzere’ demekten parça parça oldum, Beni onlara benzettin ya Fikriye, Beni ‘boşuna bekleme’ diyenlerle aynı muhabbeti ettirdin ya? Senden alacağım bir tebessüm olsun, Sana sitem de edilmiyor, Aşk olsun! Duydum ki, kendini gitmelere adamışsın! Gidecek yer bulamadıysan, Bana git Fikriye! Ettiğin yeminlerden korktuysan vebali bana olsun, Mâhkumu olduğun ‘kaderin’ çilesi bana revâ olsun! *** Sen yokken yine geldiler Fikriye, Hep geldiler, ‘Merak ettik’ dediler! Dudaklarında cehennem ateşi, Gözlerinde siyah leke! Seni ‘bana’ sordular Fikriye, Bana ‘seni’ sormaları gerekirken! Tırnaklarımla kazımak istedim ağızlarından çıkan kelimeleri, Ayaklarımla ezmek istedim ‘iyi temennilerini’ ‘Yine geliriz’ dediler! Hoşcakallarıyla defolup gittiler! Artık sende beni aramaya koyulsan ne güzel olur du Fikriye! Oysa ne kolay bulurdun sen beni, Bilirdin hangi beldeye gittiğimi! İnsanların görmek istemedikleri yerin hemen bitişiğinde, Seninle ölemediğimiz yerde! Bil diye söylüyorum; Artık beklenmiyorsun Fikriye! |