Nefs'le Hasbihâl
Dedim: Hiç görmüyorum senin bir yetimi doyurduğunu?
Dedi: Kaz gelen yerden ancak esirgemem ben tavuğumu! Dedim: İki kuruş için nîçin eğilirsin, söyle ne umduğunu? Dedi: Beşikteki bebe bile bilir; paraya herkesin kul olduğunu! Dedim: Duyar mıyız acabâ, senin Rabbine şükürde bulunduğunu? Dedi: Civci biraz palazlanınca, beğenmez olur çıktığı kabuğunu. Dedim: Bir Kere olsun görsek ya senin Kitâbı okuduğunu. Dedi: Yazan bilir ancak, o Esrar-Nâmede neler olduğunu... Dedim: Peki zulme karşı neden sallamazsın sen yumruğunu? Dedi: Bilmez misin; Kış Kışlığını İşler, Puşt Da, Puştluğunu! Dedim: Develiğine âşinâyız da, şöyle bir süzül görelim kuşluğunu. Dedi: Şaka yapma sakın eşşeğe, çarpar sonra yüzüne kuyruğunu! Dedim: Görür müyüz aceb’ bir gün, bu dehrî âleme doyduğunu? Dedi: Sen ne mübhem dostsun öyle, istemezsin benim onduğumu. Dedim: Bre nâdan! Hiç mi dinlemezsin sen Allâh’ın buyruğunu? Dedi: Yakışık alır mı serkeşe, gebermeden indirirse kuyruğunu?! Dedim: Ölçüp biçtim senin lakırdını, doldurmadı bile ceviz kabuğunu… Dedi: Kafayı çaylak berbere teslim eden, eksiltmesin cebinden pamuğunu!.. |