15
Yorum
33
Beğeni
5,0
Puan
1383
Okunma
bağ bozumu gönlüm sıkıştı bir fıçıya
çatlaklarından sızan süzme bal
uzun uzun damlayıp
damaklara diye tat çalındı
çırpdı zenginliğimi
çarçur etdi, ona buna harcadı aşkımı
hurdacılara satdı
.
paslanmışım gayri
parlamıyor oram buram
buram buram küf kokuyor
taptaze gün tan yerinden koparken
tazecik yüzlere gülüyor...
bana da katılıyor gibi!
heyhat yine çamura yatdı
.
dalgınlığım uzaklara
ayrıl/tılara, yarimin zülüflerine takılır
peşine, uzanmış yatan
suadiye plajının şezlonklarına...
kulağıma aşina...
onunla güzel olan melodilere;
hafızama tırpan vursak dahi, susuz hasatdı
.
yangınlara itfaiye
içime yar gerek
yakanlar düşünmezse,
yanmasını bilirim ancak
yap işini ey ateşin yaprakları
apanmaktır işim ona yanarım
tutduğunu kopartan, birtek inatdı
.
yenilginin tadı
baklavadan önde gider
boşlasan geri dönmez
tiryakiliktir üzerine kandıra kandıra su
dökülür sırtım kırklanırken
abdestlere kafa tutar. O buyruğum
çekilen tesbihler, talihler adına
topraklarımda yetiştirilen imdattı
.
istanbulun iki yakası
bir de benim ’yakam’
köprü desenli düğmelerin esiri
asılıyor ya hani yer salıncak gibi göğe
gemi halatıyla hint büyücüleri
boynuma baba gibi bağlanan
navlunu mechul gemilere firkatdı
.
beyaz karanfildi, yılgın bir çingenenin elindeki
sıkı sıkı tutmuşdu bakışlarımı
almak ne mümkün para vermeden
azgın yalnızlığımın üstelemeleri
genç bir delikanlıydı
kılıncını kınından sıyırıp savuran
hamle karşılıyordu son takat
yalınlığa doğru son sürat
.
.
5.0
100% (24)