AĞLAMIŞ GİİBİ
İrem yağmurları, vursun yüzüne
Islansın yanağın, çağlamış gibi Tuanalar sarsın, değsin gözüne Göreni şaşırtsın, ağlamış gibi Sevgili; seninle, sıratı geçip Seven gönüllere, sevgiler saçıp Huriler elinden, kevseri içip Aşkınla sinemi, dağlamış gibi Neler varmış meğer aşk pazarında Prensin ben idim, hep nazarında Seni melek sandım Hâk huzurunda Huşuyla ellerin, bağlamış gibi Aşka mahkum olan, benim Acunda Hep kendim görürüm, dar ağacında Sallanıp dururum, her gün ucunda Sehpanın ipini, yağlamış gibi Sendeki ey güzel, bir deli yürek Bakışın yetiyor, söze ne gerek Şarkılar söyleyip, danslar ederek Her gün deli gönlü, eğlemiş gibi Bazende şu şanslar, dönmez direkten Başına bir bela, gelmez meraktan Öyle bir sardın ki, candan, yürekten Bir tatlı huzuru, sağlamış gibi Aşk idi elbette, onun da derdi Göz göze gelmeyi, nasıl severdi Bana bergüzarın, koklayıp verdi Mendilin her yanın, tığlamış gibi Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ ETEK YAZILARI İREM: Cennet TUANA: Cennete düşen ilk yağmur damlası HURİ: Cennette hizmet eden görevliler KEVSER: Cennet şarabı, cennet içeceği NAZARINDA: Düşüncende, yanında ACUN: Dünya DAR: İdam sehpası TIĞLAMAK: Bir şeyi, tığ ile işlemek TIĞ :Dantel ve yün örneklemede kullanılan,ucu çengelli kısa şiş |