MECNUNLARI GÖNÜLLERİNDEN SÖKÜLEN LEYLALARA
Sen kaç kez yıldızlara ulaştın Leyla’m
Ve kaç kez gökyüzünü tuttun Yorgun kirpiklerinin uçlarında. Ve gerçekten Leyla oldun mu sen hiç Dağları delen Ferhat’a ulaştı mı gönlün Mecnun’a yar oldun mu sen hiç Yer altında karıncalara sordun mu İncecik bedenlerinde nice yükler taşıdığına Şahitlik etti mi mutluluğa hasret gözlerin Nasıl çiçek çiçek dolaştığını aşkından Ya da bal yapan arıya gönül verdin mi sen hiç Sevdalandı mı deli yüreğin çiçeklerin en baharına Mecnun seni görmeli Kerem seni söylemeli Sen bir Aslı ol dolaşsın Kerem dünyayı karış karış Sen bir Leyla ol dağları yine Ferhat’lar delsin Ve sen bir gül ol yaralı bülbül sana konsun Sen bir dağ çiçeğinin özü ol arılar sende konaklasın Sen bir volkan ol lavlar sıra sıra önünden aksın Ferhat’ın sazında yine yanık türküler sana yakılsın Kerem’in kayaları parçalayan acı feryatlarında Aşılmaz dağlar gelip senin önünde dizler çöksün Sen hiç Züleyha olup kestin mi parmaklarını Leyla’m Elma yerine aşkından güzeller güzeli Yusuf’un Ve sen hiç Zühre olup kavruldu mu yüreğin Tahir’in aşkına tutuştu mu ellerinde yaralı bir yürek Çöller kurak bak şimdi susuz ve sana hasret Sadece gözlerim değil Leyla,yüreğim de kanlı bir toprak Ve Mecnun toplasın en bağrı yanık zamanları Toplasın ve senin ayaklarına gönlünden kilimler dokusun Ama sen hep böyle Leyla kal destanlarda Mecnun sana hiç ulaşamasın şiirlerde Ve sen hep böyle Ferhat için Şirin kal Delemesin dağları Mecnun asırlar boyunca Paramparça etsin dağ yerine kalbini yüzyıllarca Çöller gibi asırlar da bir bir geçip tükensin ayaklarında Ve sen hep böyle Leyla kal masallarda destanlarda Ve bana yalnız gerçek bir Leyla kalsın şu sahte zamanlarda Faruk ANBARCIOĞLU |