BAKANA İSYANŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir daha geri gelmeyecek olan çocukluk yıllarımızda kalan saf ve temiz duygularımıza..
Babanın tayini çıkmış Demek gidiyorsun ha Eşyalarınız da toplanmaya başlamış Peki saklambaçları Bundan böyle Sensiz mi oynayacağız Ya kör ebe, çelik çomak oynarken Sen gelmeyecek misin artık Peki senin bilyelerini kim yuvarlayacak… Sabahleyin önlüklerimizi giyip Gruplar halinde okula giderdik Şiirler şarkılar türküler söylerdik Artık sen aramızda olmayacaksın öyle mi Hani teneffüste simit alır Üç arkadaş aramızda bölüşür Susamlarını parmak uçlarımızla yerdik Artık sensiz simidin tadı mı olurmuş… Akşam üzeri okul çıkışı Badem toplamaya giderdik Köy türküleri söyleyerek Birimiz ince tuz alırdı evden Takvim yaprağından yapılan külah içinde Tuzu avuçlarımıza koyar Banarak yerdik çağla bademlerini Sonra erikler olacak Şeftaliler olacak ardından incirler olacaktı Artık sensiz bahçelere nasıl gideriz Şeftaliler olmadan incirler olmadan Nereler gidiyorsun bırakıp da bizi Vakit dolmadan… Kızıyorum bu bakanlıklara Nereden çıkarırlar bu tayin işlerini Her şey ne güzel yaşanırken Baban alıp da gidiyor seni bizden Halbuki daha incirler olmadı ki… Arka bahçedeki erik ağacına salıncak yapar Nasıl da uçardık yıldızlara doğru Göğe kadar sallanır Kimse bize ulaşamazdı Nasıl da özgürdük kuşlar gibi… Yıldızlarımızı da aldılar artık ellerimizden Salıncaktaki mutluluklarımız gibi Bir de güçleri yetse Sevgilerimizi alacaklar Mutluluklarımızı bademlerimizi İncirlerimizi alacaklar Köy türküleri söylerdik hep beraber Saf temiz duru Onları da alacaklar… Güzel dostum Bir gün bakan olursam Kaldıracağım bu tayinleri Sevdiklerini bir birinden ayıran Bütün tayinleri iptal edeceğim… Hele bir de başbakan olursam Bütün çocuklara simit alacağım Bizim gibi üç arkadaşa bir simit değil Her birine birer simit vereceğim Neymiş öyle üç beş dakikalık teneffüsler Bütün teneffüsleri on beş dakika yapacağım Okulların bahçelerine Salıncaklar kuracağım Göğe kadar sallanan salıncaklar Yakalayamasın diye nöbetçi öğretmenler Bizi yakalasalar bile Duygularımızı yakalayamasınlar… Erik badem incir ceviz ağacı dikeceğim Bütün okul bahçelerine Tüm öğrenciler para vermeden yesin diye Ve bir paket tuz alacağım İncesinden hem de en incesinden Çağla bademleri banıp Doya doya yesinler diye… Aldırma be dostum Benim ki ham hayal işte Kim bilir belki yıllar sonra Buluşuruz bir kır kahvesinde Senin elinde dergiler gazeteler Ağzında ucu kıvrık pipon Altında lüks araban Etrafında dönen hizmetçiler Ben ise hep bildiğin gibi Elinde uçurtması bilyesi Ve diğer avucunda bir parça simit Bir miktar ince tuz Ve mis gibi çağla badem… Anlayacağın sevgili dostum Bizde değişen hiçbir şey yok Gerçekten Hep bildiğin gibiyiz Yani bıraktığın gibiyiz Bir araya geldiğimizde Hala köy türküleri söylemekteyiz Sevgi üzerine Dostluk üzerine söylenen Saf temiz ve duru… Tıpkı seninle olan Yıllar önceki dostluğumuz gibi Biz hala köy türküleri söylemekteyiz… Faruk ANBARCIOĞLU |