AĞLAMA TAŞI
AĞLAMA TAŞI
Günlerden bir gündü Her zamanki gibi Bir sonbahar günüydü… Dökülüyordu birer birer Rüzgâr estikçe kuruyan yaprakları Ağaçların Belli ki kış gelecekti ardından Bu sertleşen havaların Bir kamyon geldi bir gün Üzerinde eşyalarıyla bir memurun Dediler ertesi gün Ali Bey tayin olmuş Orhaneli’ye Kiralık ev bulmada çekmişti zorluk Bir İşletme’ye gitmiş, bir Çaydere’ye Can sıkıntısından Bir Pazarpınarı’na gitmiş, bir Maslak Tepesi’ne Bir Mektep Bayırı’na çıkmış Sonra da Kapanca Tepesi’ne Yanıma geldi, bunalmıştı Ağlıyordu… Yarabbi neydi suçum dedi Beni buraya gönderdin Çıktı üzerime, koydu ellerini şakaklarına Ben ne yaparım burada, nasıl yaşarım Yolu yok, doktoru yok İki saat çeker Bursa’ya, yolları uçurumlu Doğru dürüst arabası yok… Yokları çoktu O’nun için Orhaneli’nin Ve ağladı, ağladı, ağladı… Sildi kenarı işlemeli mendiline gözyaşlarını Zaman uzun süre böyle geçti Orhaneli’ de Geldi yanıma bazen ağladı Bazen konuşmadan durdu uzunca Tebessüm etti bazen Ama Sonraları hep güldü, güldü Aradan milyonlarca saniye, binlerce dakika Yüzlerce günler geçmişti ki Bir haber duyuldu Orhaneli’ de Ali Bey’in tayini çıkmış Ayrılacakmış Orhaneli’ den Duyuldu tayin haberi Kapanca’da, Mektep Bayırı’nda Yanıma geldi yine Hüzünlüydü, efkarlı ve düşünceliydi bu defa Kor düştü içime dedi, kor Gitmek istemiyorum Orhaneli’ den Olsun hastanesi, doktoru yoktu ama Fark etmezdi Eczanesi yoktu, yolu yoktu ama önemli değildi Bursa’ya çok uzaktı, yolları uçurumluydu Kışın bazen kapanıyordu kardan yolları Ama olsun yine de her şey güzeldi İstemiyorum buradan gitmek istemiyorum Çok şeyi yoktu ama İnsanları var, dostlukları var, candan kalpleri var Sen varsın dedi ey AĞLAMA TAŞI sen.. Kurban olam toprağına, taşına Kurban olam yazına, kışına Soğuğuna, sıcağına kurban olam dedi Gitmek istemiyorum buradan Biliyor musun dedi, yarın kamyon gelecek Eşyalarım yüklenecek Zor olacak ayrılık zor… İşletme’ye gitmiş sonra can sıkıntısından Ardından Mektep Bayırı’na çıkmış Sonra yine Kapanca’ ya Benim yanıma.. Yine çıktı üzerime Baktı hüzün dolu gözlerle Orhaneli’ ye son kez Akıttı gözyaşlarını üzerime Ey taş dedi Senin adın olsun AĞLAMA TAŞI Orhaneli’ ye bir gelen ağlasın bir de giden Sildi göz yaşlarını kenarı işlemeli mendiline Bırakıverdi yanı başıma Sende kalsın, hatıram olsun dedi Sen…Sen bile bana dost oldun Ne granitsin sen, ne mermer, ne de kaya Sen taşsın, AĞLAMA TAŞI Ağlatırsın insanı bir geldiğinde, bir de gittiğinde… O gün bu gün bir darb-ı mesel yankılanır Orhaneli’ de Bir gelen ağlarmış Orhaneli’ ye Bir de giden Sen’din bir zamanlar Orhaneli’ ye geleni Kucaklayan, karşılayan Sen’din bir zamanlar Orhaneli’ ye Gelene de, gidene de dost Ey AĞLAMA TAŞI Sen’din Sen… Faruk ANBARCIOĞLU NOT: Bu şiir 1950 yılında güzel ilçemiz Orhaneli’ye tayini çıkan bir kamu görevlisinin yaşadıklarını ve duygularını anlatmaktadır… Tapu Kadastro Müdürlüğünde görev yapan memurun ismini saklı tutarak Ali Bey ismi ile sembolize ettim....F.A. |
AĞLAMA TAŞI Şiirini beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor. Şair Arkadaşımı İÇTENLİKLE KUTLUYORUM...