Tutunamayanlar- Çıkmazda martı
Semada telaşa sarılıydı martı
Azat oluyordu bir karartı Gün ah yaktı, gece yıldız Rüyadan uyandı bir kız Tüle değen tenle sızdı ışık Dudağına kondu parmağı Dünü yâd etti, örttü şafağı Dört duvar kıskacı, karanlık... Eşiğine bastı bahanenin Gönlüne çalınıyordu nice ilham Günahtan yadigâr ah, enin Ecinni gevelemesi nice ahkâm ’’ Duvarlara sükût kırbacını savurdu, gözyaşlarıydı mümtaz yurdu, sardı sarıştırdı mahremini, zaman denen örtüyü örttü, indirdi kolunu kapının, uzandı koridora ürkekçe başı, çaresiz kimselerindi bu yol, önünden gidiyordu naaşı. ’’ Ölesiye geçti sokakları Soluğu zoraki döküldü Ardına baktı yarı yarı Kimsesiz, kapıya yürüdü Çığlıkla döndü anahtar Aceleyle koşuştu içeri Yatalak halde, bir kemik bir deri Çare bekliyor ihtiyar Boynuna sarıldı o diri gölgenin ‘’ Hepsi geçecek, iyileşeceksin’’ Derken Gün’e eyvah çekti martı Yeniden hapsoldu o zelil karartı… |
saygılarımla..