garip bir yaşamakgarip bir hüzün bu. metropolün göbeğinde, balıklara selam duran bir adam. diğer yanda öfkeli bir kalabalık içinde su gibi akan bir kadın, entarisi boyundan aşan, bir tülbentin içini pamuktan yüzüyle dolduran, gözleri dalgalı bir hırçın denizi andıran. sonra çocuklar. ellerinde elma şekerleri, al’ını gül renginden alan. kimisi anne yoksulu, bazısı baba yadigarı. kırmızı yanaklı çocuklar. sesler duyuyorum, belki acı içinde kıvranan bir annenin, kan kaybından ölmek üzere olan bir gencin. yahut bir kuş ağıdı, eşini kaybeden bir güvercinin. garip bir yaşamak bu. yalnızlığın oltasında tutulu düşler. mavi bir yolculuk olsa gerek, ya da kahve renginde bir yoksulluk. çay tadında, su kıymetinde, burada, toprakta ve her yerde. bir gün bir yaşamak koyuldu önümüze, yaralı yüzünü okşayan bir kadın gibi. bir çocuk gibi öksüz, bir hikaye gibi ölümsüz. garip bir yaşamak bu. - Abdullah Cemek |