DÜŞLERDEN SIZAN SOLOLARO kızıl gri bulut gelir oturur gökyüzüne İnsanı yürekten yakan o sarılışın adı bile kalmaz Buz gibi bir zincirle bağlanır ayaklarımız Oysa birlikte yürümek isterdim seninle Oraların bu zamansız yağmurlarında.. Ne de güzel kokardı ıslanmış lavanta tarlaları Ne güzel kokardın şimdi sen Saat sabahın yedisi falan olmalıydı Ellerim sıcacıklaşırdı birden ellerinde Aşkın şu dertli başımın ta üzerinde... Anlayamayacak ne var Kutsanmış bir umarsızlık içinde Bir atardamar patlaması öyle bir kan kaybediş işte… Yaralıyız sen ne değin örtüp gizlemek istesen de Biliyorum bütün karanfillerin ellerinde çürüdüğünü Umudun serin sularında kaç kez boğulduğunu masumiyetin Kocaman bir haritada İki ırak coğrafyada Kuruyan iki iç deniz Belki de aynı şeyleri yıllar yılı Söylemekten çekiniyoruz ikimiz de İzlerimizin derin aynalarda kaybolduğunu Sen şimdi bir nefeslik daha uzat ellerini ötelerden Arala ki narin perdeyi gamzelerine dolayım Getir geçmişin aylasındaki harabeleri boşalt şiirlere Ansızın ayaklarına dolanayım başına bela olayım Dercesine… Ne ki Bir daha bir daha okundukça Öldürür o lirikler Benden önce seni Ne güzeldir seninle şafaklamak Soyunup girdiğimiz kendi göllerimizde Bir kır kahvesinde ay ışığının suyla oynaşmasını Seyre dalmak Gürül gürül akan iki ırmak gibi denize karışmadan az önce Yollarını şaşırarak sarmaş dolaş olmak Ne güzeldir… Dayanır mıyız böyle bir kasırganın ateşine Dayanır mıyız NECDET ARSLAN yirmidörtekimikibinonbeş |