2
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
997
Okunma
“Ağzıma bulaşan şarkılar gibi/
Es geçtim bugün hayatın yollarından…”
Yeterdi bana;
Bir karaağaç gölgesi
Uzun soluklu yaz akşamlarında
Kuşlar öfkeli bir heykele sarmış
Sarı tünek bakışlarını/
Dilimledim!
Yüreğimdeki geniş yaraları
Aşka açık kapılardan artan
Yeni yetme soluklarım vardı
Vicdan muhasebeleri/
Ellerimde zaman yırtıkları
Kaç kez pisledi kuşlar
Hissiz bakışlarıma…
“Türkü nedir bilmediniz
Yüreklere sazlar asıldığından beri”
Analar kaldırdı
Yerden heykellerimizi
Saçlarına üryan dolanan
Bakışlarına kıran girmiş
Benzi duruk analar…
Hürriyet zilli elbisesini giyerken
Köçek tuttu nazlarınız/
Ne zaman ayran budalası gönlünüz
Kırık duvar diplerinde kaldı
Enkaz yığınlarında…
Şimdi;
Yalnız akan bir ırmağın
Eteklerinde etim yıkanır
Aşklar kapı duvar
Gidişler meçhul
Ne zaman dönsem o kapıya
Ellerim taş kesilir/
Gözlerim elmas
Bir karaağaç gölgesinde
Adım yas/
Adım yas/
Okunduğundan beri bu ihlâs…
5.0
100% (5)